Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvelâ: İhtiyat ve temkin ve meşveret etmek lâzımdır.
Sâniyen: Zübeyr bana merhum biraderzadem Abdurrahman yerine ve Ceylân merhum birâderzâdem Fuad bedeline verilmiş diye ma’nevî ihtar aldım. Ben de burada işimi onlara bıraktım.
Sâlisen: Haber aldım ki, çok çalışan fakat ihtiyatsız Ahmed Feyzi’nin “Maidet-ül Kur’ân” başında ma’lûm mektubumu mahkeme hey’eti bahâne ederek -ki: “Said kendi hakkındaki medihleri vesâireyi tasdik etmiş.” -benim mahkûmiyetime bir sebeb gösterilmiş. Ben mükerrer dedim ki, herşeyden evvel Ahmed Feyzi onu beyân edip -ki o mektub, kendi hakkındaki mektubları kabul etmemek ve sâir bir kısmını ta’dil etmek lâzımken- lüzumsuz onları hiddete getiren şeyleri yazmış. Ben onun bin kusurunu görsem, ondan gücenmem. Fakat Nurlara zarar gelmemek için cesûrâne ve ihtiyatsız hareketten bir derece çekinmek lâzımdır.
Râbian: Feyzilerin bir kahramanı olan Ahmed Feyzi kardeşimiz de, Tahirî’nin koğuşu olan medresesinde aynen Tahirî gibi davranmalı. Ve gidenlerin yerinde, onların şâkirdlerini Kur’ân ve Nur dersleriyle ve yazılariyle teşvik etsin. Dün bana gönderdiği yeni talebelerin defterleri benim hazîn hâlimi sevince tebdil etti. Elhamdülillâh dedim.