Şualar | OnDördüncü Şuâ | 466
(384-508)

Eski Said’in, on beş yaşında iken medrese usûlünce on beş senede okunan ilmi on beş haftada okumağa inâyet-i İlâhîye ile muvaffak olması gibi, rahmet-i Rabbânîye ile Risâle-i Nur dahi, ilm-i hakîkatta ve îmaniyede on beş seneye mukabil -bu medresesiz zamanda- on beş hafta kâfi geldiğini, bu on beş senede belki on beş bin adam kendi tecrübeleriyle tasdik ediyorlar.

İkincisi: Aynı saatte, ağır penceremiz âdeta sebebsiz kablarım ve şişelerim ve yemeklerim üzerine düştü. Biz tahmin ettik ki, hem camlar, hem bütün şişe ve bardaklarım kırıldılar ve içlerindeki taamlar zâyi oldular. Halbuki, hârika olarak hiç bir kırık ve zayiat olmadı. Yalnız bana hediye gelen pişirdiğim et döküldü. Fakat Nur’un namzed yeni talebelerine kısmet olduğu, benim de hediye kabul etmemek olan kaidemi muhafaza ve birinci hâdiseye hârikalığıyla tasdik edip imza bastı.

Said Nursî


* * *


Kardeşlerim!

Bütün bütün kanunsuz olarak bizim temyiz evrak ve layihalarımız daha temyize gönderilmemiş. Bizim üç muktedir avukatlarımız, mümkün olduğu kadar pek çabuk evrakımızın Mahkeme-i Temyiz’e gönderilmesine herhalde bir çâre bulsunlar. Yoksa on bir ay bahânelerle tevkifimizi uzatmak ve beni mahkemede konuşturmamak ve on bir ay tecrid-i mutlakta soğuk sıkıntılarla tazib etmekle hakîkat-ı adâletin kabul etmediği bir garazı ihsas ettiğinden, bizim mahkememizi başka bir vilâyetin mahkemesine nakletmek için hem avukatlarımız, hem sizler bütün kuvvetinizle çalışmak elzem ve lâzımdır.

Said Nursî


* * *
Ses Yok