Şualar | OnDördüncü Şuâ | 477
(384-508)

Bediüzzaman Said Nursî’nin bu asırda nâdir bir İslâm dâhîsi ve her bir cihette eşsiz bir şahsiyet olduğuna, bu millet senelerden beri o kadar inanmış ki; hakîki olan bu kanaatı hiçbir propaganda çürütemiyor ve çürütemez.

Büyük bir üstadın eserlerinden müstefid olmağı lütuf buyuran Cenâb-ı Hakk’a hamd ü senâlar ederim... Îman, İslâmiyet dersi alârak büyük faidelere nâiliyetime sebeb olan bir üstada, bütün ruh u cânımla medyûnum. Senelerden beri sıkıntılar içerisinde eser yazarak gençliğimizi komünizm yemi olmakla ebedî haps-i münferidliğe mahkûm edilmekten kurtaran bir müstakim üstad için senelerce dünya hapsinde kalmağa hazırım.

Yirmi seneden beri milyonlarla insana; din, îman, İslâmiyet, fazilet dersi veren ve onları dinsizlikten muhafaza eden Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur uğrunda i’dâm edileceksem, sehpaya “Allah Allah.. Ya Resûlallah” sedâları ile koşarak gideceğim. Komünizme kapılıp dininden çıkan, ebedî felâketlere yuvarlanan ve vatan hâini olarak kurşuna dizdirecek cürümlerden gençlerimizi koruyan Risâle-i Nur uğrunda kurşunla öldürüleceksem, o kurşunlara çekinmeden göğsümü gereceğim. Üstadım Bediüzzaman için hançerlerle parçalanırsam etrafa sıçrayacak kanlarımın “Risâle-i Nur! Risâle-i Nur!” yazmasını Rabbimden niyâz ediyorum.

Muhterem Hey’et-i Hâkime!

Risâle-i Nur tahsili, hakîkaten hârika ve orijinaldir, emsâlsizdir. Herhangi bir tahsilde maddî menfaat ve bir mevki gaye edinilerek o tahsile devam edilir. Dersler ekseriyetle maddiyat ve şöhrete erişebilmek için, belki de zoraki okunur. Risâle-i Nur’un organize edilmemiş serbest bir üniversiteye benzeyen tahsiline eserleri okumak sûretiyle devam edenler ise, Kur’ân ve îmana hizmet etmekten başka herhangi dünyevî bir maksat taşımıyorlar.

Böyle olduğu hâlde; ilmî, îmanî ve ciddî eserler olan Risâle-i Nur, o kadar büyük bir şevk ve aşkla ve o kadar sonsuz bir hazla okunuyor ki, sâdık okuyucularını def’alarca okumak gibi kuvvetli bir arzuya sâhib ediyor.

Ses Yok