Şualar | OnDördüncü Şuâ | 486
(384-508)

Ve her türlü taltif ve nişanların üstünde bir bahtiyarlıktır. Böyle bir saadet ve bahtiyarlığı kazandıran Risâle-i Nur’un talebesi olmak gibi büyük bir lûtfu, benim gibi bir biçâreye nasib eden Allah’a hadsiz şükürler olsun. Son sözüm:



dir.


Muallim
Mustafa Sungur


* * *

Mustafa Sungur’un Temyiz Lâyihasıdır

1— Ağır Ceza Mahkemesi: Nur Risâlelerini okuduğumu ve yazdığımı ve muhtaç bir mü’min kardeşime vererek istifadesine çalışdığımı, “Halkı hükümet aleyhine teşvik ediyor.” diye hakkımda bir suç saymış. Halbuki; ben itiraznâmemde bu ithama karşı dedim: Halkı hükümet aleyhine teşvik edici zannedilen Risâle-i Nur, Kur’ân’ın hakîki bir tefsiridir. O, bütün eczalarıyla hakâik-i îmaniyeyi ders verip, okuyan ve yazanlara en büyük saadeti bahşediyor. Onun hedefi, halkı hükümet aleyhine teşvik gibi serserilerin, bozguncu ahlâksızların gittikleri fânilikler değil, belki bütün saadet ve bahtiyarlığın en yüce mertebesi olan Allah’ın rızasıdır. Ben, bana en büyük fazilet, en tatlı ni’met olan îmanı kazandıran Risâle-i Nur’u okuduğum ve yazdığım ve onun en güzide bir talebesi ve âciz bir hizmetkârı olduğumdan dolayı iftihar ediyorum. Ve Risâle-i Nur’un talebeliğini, hakkımda pek büyük bir ihsân-ı İlâhî bilip lâyık olmadığım bu ni’met-i azîmeyi benim gibi bir biçâreye nasib eden Rabbime dâima şükrediyorum dediğim hâlde, kanuna ve delile dayanmıyarak benim îman ve İslâmiyete karşı bağlanmamı bir cürüm bilerek bütün bütün hak ve hakîkatın aksine olarak cezalandırıldım.

Ses Yok