Şualar | OnDördüncü Şuâ | 489
(384-508)

o zaman hayvandan daha aşağı ve esfel-i safilîne düşerek ebedî Cehennem’e müstehak ve sonsuz azab ve işkencelere lâyık bir bedbaht olduğunu ve Kur’ânın dâima değişmez ve onun hüküm ve emirleri tebeddül etmez ve edilemez bir Hak kelâmı ve İslâmiyetin dâima en yüksek bir medeniyette bulunduğunu ve beşeriyetin hakîki ve dâimî saadeti ancak ve ancak evâmir-i Kur’âniye’ye ittiba ve intisâbla mümkün olacağını açık ve kat’i olarak îzah ve isbat eden Risâle-i Nur’un kudsiyetini ve yüceliğini ve o mu’cize-i Kur’ânın bir Nur-u İlâhî ve bir ihsan-ı Rabbânî olduğunu îman ve ilân etmek bir cürüm müdür?..

Fâni beş-on dakikalık gayr-ı meşrû zevkler için yazılmış roman ve efsaneler ve İslâmiyetin aleyhinde ve okunması memleket ve milletin selâmeti bakımından gâyet tehlikeli, muzır kitabların neşredilmesi ve onların medih ve tavsiye edilmesi bir suç sayılmıyor da, yüz milyonlarla insan onda gitmiş ve hakîki olan saadete ulaşmış İslâmiyet Güneşinin tarifçisi ve tavsiyecisi ve hakâik-i îmaniyenin müjdecisi olan Risâle-i Nur’u okumak ve yazmak, medh ü senasına kadir olamadığımız yüksek mezayasını tavsiye etmemiz bir suç sayılıyor. Acaba kalbinde zerre kadar îmanı olan ve memleket ve milletin selâmetini arzu eden bir insan bunu suç sayabilir mi?..

Sayın Yargıtay Hâkimleri!

Sizin yüksek huzurunuza arzedilen bu dâva doğrudan doğruya îman ve Kur’ân dâvasıdır. Milyonlarla insanların ebedî saadet ve kurtuluşu dâvasıdır. Bu azîm dâva ile başta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, bütün enbiya Aleyhimüsselâm ve bütün evliya ve hadsiz ehl-i hakîkat ve îmanla dâr-ı bekaya gitmiş bütün ecdadlarımız ma’nen alâkadardırlar. O milyonlar ehl-i hakîkatın selâm ve sevgilerini, duâ ve şefaatlerini kazanmak fırsatı şimdi elinizdedir. Risâle-i Nur denilen âlî hakîkat önünüzdedir. Onun gayesi dünyevî ve fâni ve süflî makamlar mıdır? Yoksa en büyük saadet ve âlî sevinç ve en yüce bahtiyarlık olan Allah’ın rızasını kazanmak mıdır? Ve onun bütün Sözleri, insanları ahlâksızlığa mı teşvik ediyor? Yoksa îmanla onları mücehhez kılıp yüksek ahlâk ve fazilete mi kavuşturuyor?

Ses Yok