Şualar | OnDördüncü Şuâ | 492
(384-508)

Hem Üstadım eskiden beri izzet-i ilmiyeyi muhafaza için, sadaka ve hediye gibi şeyleri kabul etmediği gibi talebelerini de men’eder. Kimseye başını eğmez. Hatta hârika vaziyetlerinden; harb içinde avcı hattında oturmağa ve sipere girmeğe tenezzül etmeyerek izzet-i ilmiyeyi muhafaza ettiği gibi, üç dehşetli kumandana karşı kahramancasına hocalık ve haysiyet-i ilmiyeyi muhafaza için onların hiddetine karşı ehemmiyet vermeyip onları susturdu. Onun için bu Üstadımı, bu millet ve vatanın ve Türk ulemasının pek büyük şerefini muhafaza etmek için her şeyini fedâ etmiş bir şahıs bildiğimden, ben de kendime hakîki üstad kabûl ettim. Böyle vatan ve millete hakîki fedakâr bir Üstadın -farz-ı muhal olarak- yüz kusuru da olsa nazar-ı müsamaha ile bakıp itiraz etmemek gerektir.

Bu memleketin vatanperverleri meşrutiyet devrinde, milliyetçiler ve hamiyetperverleri Cumhuriyette; bu Üstadın ilme ettiği fevkalâde hizmeti vatan ve millet nâmına takdir ettiklerine bir nümûnesi şudur ki: “Câmi-ül Ezher” sisteminde, “Medreset-üz-Zehra” nâmında Van vilâyetinde temeli atılıp eski harb-i umûmî münâsebetiyle geri kalan Şark Darülfünununa İttihad ve Terakki hükümeti on dokuz bin altun lira verdiği gibi, yirmi dört sene evvel Cumhuriyet hükümeti de Üstadımın darülfünununa yüzaltmışüç meb’usun tasdikiyle yüz elli bin lira tahsisat verilmesini kabul etmeleridir. Bu yüksek Üstadın tek başıyla Câmi-ül Ezher gibi binler hocaların teşebbüsüyle vücûda gelecek bir medrese-i kübrâyı vücûda getirmeğe yakın muvaffak olması gösteriyor ki; vatanperverler ve milliyetperverler dahi, medrese ulemâlarıyla beraber bu Üstadımı takdir ve tahsin etmeleri lâzım ve elzemdir. Biz de böyle bir Üstad elimize geçtiği için her zahmet ve meşakkate tahammüle karar vermişiz.

Füyûzât-ı ilmiyesiyle ve yüzotuza varan âsâr-ı kudsiyesinin hakâikiyle beni ilim ve îman yolunda terakki ettiren bu mümtaz allâme-i zamana sonsuz bir varlıkla hürmetim vardır. Bu hürmetim ebede kadar inşâallah gidecektir.

İddia makamının beni suçlandırmak istediği ve aylardan beri tedkikat ve taharriyat neticesinde hakîkatına vâsıl olamadığı “Dini ve dinî hissiyatı âlet ederek devletin emniyetini ihlâl edecek bir gizli cemiyet”in ne vücûdu var ve ne de böyle bir cemiyetle alâkamız vardır.

Ses Yok