Şualar | OnBeşinci Şuâ | 599
(529-621)

Aynen öyle de; Sâni-i Zülcelâl, vâhidiyet itibariyle bütün eşyayı ihata eden ilim ve iradesi ve kudretiyle bakar ve hâzır ve nâzır olduğu gibi, ehadiyet cihetiyle ve tecellisiyle herşeyin, husûsan zîhayatın yanında isimleri ve sıfatlariyle bulunur ki; kolayca, bir anda sineği kartal sisteminde, bir insanı küçük bir kâinat sisteminde îcad eder. Ve zîhayatı öyle mu’cizatlı bir şekilde yaratır ki; eğer bütün esbab toplansa, bir bülbülü, bir sineği yapamazlar. Ve bir bülbülü yaratan, bütün kuşları yaratan olabilir; ve bir insanı halk eden, ancak kâinatı îcad eden zâttır.

Dördüncü ve Beşinci Basamak:

Bu iki basamağın hakîkatını umuma ifade etmek çok müşkil olmasından, yalnız kısacık bir-iki nüktesi ve muhtasar meâli beyân edilecek. Yâni, vücûd mertebelerinin en kuvvetli ve sarsılmaz olan vücub mertebesinde ve ezelî ve ebedî derecesinde bir vücûd sâhibi ve maddiyattan münezzeh ve mücerred ve bütün mahiyetlere mübayin bir mahiyet-i mukaddeseyi taşıyan bir Kadîr-i Mutlak’ın kudretine nisbeten, yıldızlar zerreler gibi ve haşir bir bahar misillû ve haşirde bütün insanları diriltmesi bir nefsin ihyası derecesinde kolaydır. Çünkü; vücûd tabakalarından kuvvetli bir nev’in bir tırnağı, hafif bir tabakanın bir dağını eline alır, çevirir. Meselâ; kuvvetli vücûd-u haricîden bir âyine ve kuvve-i hâfıza, zaîf ve hafif olan vücûd-u misalî ve ma’nevîden yüz dağı ve bin kitabı içine alırlar ve çevirebilirler. İşte vücûd-u misalî ne derece kuvvetçe vücûd-u haricîden aşağı ise, mümkinatın hâdis ve ârızî vücûdları dahi ezelî, sermedî, vâcib bir vücûddan binler derece daha aşağı ve hafiftir ki, o mukaddes vücûd, bir zerre tecellisiyle, mümkinatın bir âlemini çevirir. Maatteessüf şimdilik semli hastalık gibi üç ehemmiyetli sebeb müsaade etmediklerinden, bu pek uzun hakîkatı ve nüktelerini Risâle-i Nur’a ve başka zamana havale ederiz.

Dinle
-