Esrâr-ı Kur’âniyenin bir anahtarı ve ilm-i cifrin mühim bir miftahı olan tevâfukata dâir Isparta’daki talebelerin fikirlerini istimzaç ettim. Ondan başkaları, kemâl-i şevk ile iştirak ettiler. O zât başka bir fikirde ve başka bir merakta bulunduğu için, iştirak etmemekle beraber, beni de kat’i bildiğim hakîkattan vazgeçirmek istedi. Cidden bana dokunmuş bir mektub yazdı. Eyvah! dedim, bu talebemi kaybettim! Çendan fikrini tenvir etmek istedim. Başka bir ma’na daha karıştı. Bir şefkat tokadını yedi. Bir seneye karib bir halvethânede (yâni hapiste) bekledi.
DOKUZUNCUSU: Büyük Hâfız Zühtü’dür. Bu zât, Ağrus’taki Nur Talebelerinin başında nâzırları hükmünde olduğu bir zaman, Sünnet-i Seniyeye ittiba ve bid’alardan içtinabı meslek ittihaz eden talebelerin ma’nevî şerefini kâfi görmeyerek ve ehl-i dünyanın nazarında bir mevki kazanmak emeliyle mühim bir bid’anın muallimliğini deruhde etti. Tamamıyla mesleğimize zıd bir hata işledi. Pek müdhiş bir şefkat tokadını yedi. Hânedanının şerefini zîr ü zeber edecek bir hâdiseye ma’rûz kaldı. Fakat maatteessüf Küçük Hâfız Zühtü, hiç tokada istihkakı yokken, o elîm hâdise ona da temas etti. Belki İNŞÂALLAH o hâdise, onun kalbini dünyadan kurtarıp tamamiyle Kur’ân’a vermek için bir ameliyat-ı cerrahiye-i nâfia hükmüne geçer.
ONUNCUSU: Hâfız Ahmed (R.H.) nâmında bir adamdır. Bu zât, risâlelerin yazmasında iki üç sene teşvikkârane bir sûrette bulunuyordu ve istifade ediyordu. Sonra ehl-i dünya, zaîf bir damarından istifade etti. O şevk zedelendi. Ehl-i dünyaya temas etti. Belki o cihetle ehl-i dünyanın zararını görmesin, hem onlara sözünü geçirsin ve bir nevi mevki kazansın ve dar olan maîşetine bir sühûlet olsun. İşte hizmet-i Kur’âniyeye o sûretle o yüzden gelen fütur ve zarara mukabil iki tokat yedi. Biri; dar maîşetiyle beraber beş nüfus daha ilâve edildi, perîşaniyeti ehemmiyet kesbetti. İkinci tokat: Şeref ve haysiyet noktasında hassas ve hattâ birtek adamın tenkid ve i’tirâzını çekemeyen o zât, bilmeyerek ba’zı dessâs insanlar onu öyle bir sûrette kendilerine perde ettiler ki, şerefi zîr ü zeber oldu, yüzde doksanını kaybetti ve yüzde doksan adamı aleyhine çevirdi. Her ne ise... ALLAH affetsin, belki İNŞÂALLAH bundan intibaha gelir, yine kısmen vazifesine döner.
ON BİRİNCİSİ: Belki rızası yok diye yazılmadı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................
KİNCİSİ: Muallim Galibdir (R.H.). Evet bu zât, sâdıkane ve takdirkârane, Risâlelerin tebyizinde çok hizmet etti ve hiçbir müşkilât
karşısında zaaf göstermedi.