Lemalar | Onyedinci Lema | 138
(113-138)

Çünkü görüyorsun ki; o birbirine benzeyen tohumcuklar, birbirinden temâyüz ediyor, ayrılıyor. Meselâ bu tohumcuk, bir incir ağacı oldu. Fâtır-ı Hakîmin ni’metlerini başlarımız üstünde neşre başladı. Serpiyor, dallarının elleri ile bizlere uzatıyor. İşte bu, ona sûreten benzeyen bu iki tohumcuk ise, gün âşıkı nâmındaki çiçek ile, hercaî menekşe gibi çiçekleri verdi. Bizler için süslendi. Yüzümüze gülüyorlar, kendilerini bizlere sevdiriyorlar. Daha buradaki bir kısım tohumcuklar, bu güzel meyveleri verdi ve sünbül ve ağaç oldular. Güzel tad ve koku ve şekilleri ile iştihamızı açıp, kendi nefislerine bizim nefislerimizi da’vet ediyorlar ve kendilerini müşterilerine feda ediyorlar. Tâ nebatî hayat mertebesinden, hayvanî hayat mertebesine terakki etsinler. Ve hâkezâ.. kıyas et. Öyle bir sûrette o tohumcuklar inkişaf ettiler ki, o tek kabza, muhtelif ağaçlarla ve mütenevvi çiçeklerle dolu bir bahçe hükmüne geçti. İçinde hiçbir galat, kusur yok.

sırrını gösterir. Herbir tohum, ism-i Hafîz’in cilvesiyle ve ihsaniyle ona pederinin ve aslının malından verdiği irsiyeti; iltibassız, noksansız muhafaza edip gösteriyor. İşte bu hadsiz harika muhafazayı yapan Zât-ı Hafîz, kıyamet ve haşirde hafîziyetin tecelli-i ekberini göstereceğine kat’i bir işârettir. Evet bu ehemmiyetsiz, zâil, fâni tavırlarda bu derece kusursuz, galatsız hafîziyet cilvesi bir hüccet-i katıadır ki; ebedî te’siri ve azim ehemmiyeti bulunan emanet-i kübrâ hamelesi ve arzın halifesi olan insanların ef’al ve âsâr ve akvalleri ve hasenat ve seyyiatları, kemâl-i dikkatle muhafaza edilir ve muhasebesi görülecek. Âyâ bu insan zanneder mi ki, başı boş kalacak? Hâşâ!.. Belki insan, ebede meb’ustur ve saadet-i ebediyeye ve şekavet-i dâimeye namzeddir. Küçükbüyük, azçok her amelinden muhasebe görecek. Ya taltif veya tokat yiyecek. İşte hafîziyetin cilve-i kübrâsına ve mezkûr Âyetin hakîkatına şahidler hadd ü hesaba gelmez. Bu mes’eledeki gösterdiğimiz şahid; denizden bir katre, dağdan bir zerredir.


Onsekizinci Lem’a

Teksir Lem’alar ve Sikke-i Tasdîk-i Gaybî mecmûasında neşredilmiştir.

Dinle
-