Lemalar | Ondokuzuncu Lema | 143
(139-147)

Sonra, Hâtem-i Tâî’den sormuşlar: “Sen kendinden daha civanmerd, aziz, kimi bulmuşsun?” Demiş: “İşte o sahrada rast geldiğim o muktesid ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmerd gördüm.”

BEŞİNCİ NÜKTE: Cenâb-ı Hak kemâl-i kereminden, en fakîr adama en zengin adam gibi ve gedâya (yâni fakîre) pâdişâh gibi, lezzet-i ni’metini ihsas ettiriyor. Evet, bir fakîrin, kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisad vâsıtasiyle aldığı lezzet, bir pâdişâhın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlık ile yediği en âlâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyâde lezzetlidir. Cây-ı hayrettir ki, ba’zı müsrif ve mübezzir insanlar, böyle iktisadcıları “hısset” ile ittiham ediyorlar. Hâşâ... İktisad, izzet ve cömertliktir. Hısset ve zillet, ehl-i israf ve tebzirin zâhirî merdâne keyfiyetlerinin iç yüzüdür. Bu hakîkatı te’yid eden, bu risâlenin te’lifi senesinde Isparta’da hücremde cereyan eden bir vâkıa var. Şöyle ki:

Kaideme ve düstûr-u hayatıma muhalif bir sûrette, bir talebem iki buçuk okkaya yakın bir balı, bana hediye kabul ettirmeye ısrar etti. Ne kadar kaidemi ileri sürdüm, kanmadı. Bilmecbûriye, yanımdaki üç kardeşime yedirmek ve Şâban-ı Şerif ve Ramazanda o baldan iktisad ile otuz kırk gün üç adam yesin ve getiren de sevab kazansın ve kendileri de tatlısız kalmasın diyerek, “alınız” dedim. Bir okka bal da benim vardı. O üç arkadaşım, gerçi müstakim ve iktisadı takdir edenlerdendi. Fakat her ne ise, birbirine ikram etmek ve herbiri ötekinin nefsini okşamak ve kendi nefsine tercih etmek olan bir cihette ulvî bir haslet ile iktisadı unuttular. Üç gecede iki buçuk okka balı bitirdiler. Ben gülerek dedim: “Sizi, otuz kırk gün o bal ile tadlandıracaktım. Siz, otuz günü üçe indirdiniz. Âfiyet olsun.” dedim. Fakat, ben kendi o bir okka balımı iktisad ile sarfettim. Bütün Şaban ve Ramazanda hem ben yedim, hem Lillahi’lhamd o kardeşlerimin her birisine iftar vaktinde birer kaşık (Hâşiye) verip, mühim sevaba medâr oldu. Benim hâlimi görenler, o vaziyetimi belki hısset telakki etmişlerdir. Öteki kardeşlerimin üç gecelik vaziyetlerini bir civanmerdlik telâkki edebilirler. Fakat hakîkat noktasında, o zâhirî hısset altında ulvî bir izzet ve büyük bir bereket ve yüksek bir sevab gizlendiğini gördük. Ve o civanmerdlik ve israf altında, eğer vazgeçilmese idi, bir dilencilik ve gayrın eline tama’kârane ve muntazırane bakmak gibi, hıssetten çok aşağı bir hâleti netice verir idi.

ALTINCI NÜKTE: İktisad ve hıssetin çok farkı var. Tevâzu, nasılki ahlâk-ı seyyieden olan tezellülden ma’nen ayrı ve sûreten benzer bir haslet-i memduhadır.

------------------------------------
(Hâşiye): Yâni, büyükçe bir çay kaşığı iledir.

Dinle
-