Lemalar | Yirmiüçüncü Lema | 194
(176-194)

Acaba her senede, dört yüz bin envaı birden zemin yüzünde îcad eden ve semavât ve arzı altı günde halkeden ve altı haftada, her baharda, kâinattan daha san’atlı, hikmetli zîhayat bir kâinatı inşa eden bir Kudret-i Ezeliyye, bir İlm-i Ezelî’nin dâiresinde, plânları ve mikdarları taayyün eden mevcûdât-ı ilmiyeyi göze göstermeyen bir ecza ile yazılan ve görünmeyen bir yazıyı göstermek için sürülen bir ecza misillü, gâyet kolay o ma’dûmat-ı hâriciye olan mevcûdât-ı ilmiyeye vücûd-u haricî vermeyi o Kudret-i Ezeliyeden uzak görmek ve îcadı inkâr etmek; evvelki güruh olan Sofestaîlerden daha ziyâde ahmakane ve cahilânedir. Bu bedbahtlar, âciz-i mutlak ve yalnız bir cüz-i ihtiyarîden başka ellerinde olmayan fir’avnlaşmış kendi nefisleri, hiçbir şeyi idam ve yok edemediklerinden ve hiçbir zerreyi, bir maddeyi, hiçten, yoktan îcad edemediklerinden ve güvendikleri esbâb ve tabiatın ellerinde hiçten îcad gelmediği cihetle, ahmaklıklarından diyorlar: “Yoktan var olmaz, var da yok olmaz” deyip, bu bâtıl ve hatâ düstûru, Kadîr-i Mutlak’a teşmil etmek istiyorlar. Evet, Kadîr-i Zülcelâl’in iki tarzda îcadı var. Biri; ihtira’ ve ibda’ iledir. Yâni; hiçten, yoktan vücûd veriyor ve ona lâzım her şeyi de hiçten îcad edip eline veriyor. Diğeri; inşâ ile, san’at iledir. Yâni; kemâl-i hikmetini ve çok esmâsının cilvelerini göstermek gibi çok dakik hikmetler için, kâinatın anâsırından bir kısım mevcûdâtı inşa ediyor. Her emrine tâbi olan zerratları ve maddeleri, rezzakıyet kanunuyla onlara gönderir ve onlarda çalıştırır. Evet Kadir-i Mutlak’ın iki tarzda, hem ibda’ hem inşa sûretinde îcadı var. Varı yok etmek ve yoğu var etmek; en kolay en sühûletli, belki dâimî, umûmî bir kanunudur. Bir baharda, üç yüz bin envâ-ı zîhayat mahlûkatın şekillerini, sıfatlarını, belki zerratlarından başka bütün keyfiyat ve ahvallerini hiçten var eden bir kudrete karşı, “yoğu var edemez!” diyen adam, yok olmalı!..

Tabiatı bırakan ve hakîkata geçen zât diyor ki: Cenâb-ı Hakka zerrat adedince şükür ve hamd ve sena ediyorum ki, kemâl-i îmanı kazandım, evham ve dalâletlerden kurtuldum; ve hiç bir şübhem de kalmadı.


Dinle
-