İkinci hikmet ve faide : Bu zamanda Nurlarla hizmet-i îmaniye, hertarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celbetmekle olur. İşte hapsimizle Nurlara nazar-ı dikkat celbolunur, bir ilânat hükmüne geçer. En ziyâde muannid veya muhtaç olanlar onu bulur, îmanını kurtarır ve inadı kırılır, tehlikeden kurtulur ve Nur’un dershânesi genişlenir.
Üçüncü Hikmet ve Faide: Hapse giren Nur talebeleri birbirinin hallerinden, seciyelerinden, ihlâs ve fedakârlıklarından ders almalariyle beraber, Nurlar hizmetinde dünyevî menfaatleri daha aramazlar.
Evet Medrese-i Yûsufiyede çok emârelerle her sıkıntı ve zahmetin on, belki yüz misli maddî ve ma’nevî faideler ve güzel neticeler ve îmana geniş ve halis hizmetler, gözleriyle gördüklerinden, tam ihlâsa muvaffak olurlar, daha cüz’î ve husûsi menfaatlere tenezzül etmezler.
Bu çilehânelerin bana mahsus bir letâfeti ve hazin fakat tatlı bir vaziyeti var. Şöyle ki:
Ben gençlik zamanında bizim memlekette gördüğüm eski medresenin aynı vaziyetini görüyorum. Çünkü: Vilâyet-i Şarkıyede eski âdet medrese talebelerinin bir kısmının tâyinatları dışarıdan geliyordu. Ve ba’zı medreseler, içinde pişiriyorlardı. Ve daha kaç cihette bu çilehâneye benziyorlardı. Ben de lezzetli bir tahassür içinde buraya baktıkça o eski gençlik ve şirin zamana hayalen gidiyorum ve ihtiyarlık vaziyetlerini unutuyorum...
Yirmi Birinci Mektub olup, Mektûbât Mecmûasına idhal edildiğinden buraya dercedilmedi.
Eskişehir Mahkeme Müdafaası olup, teksir Lem’alar mecmûasında ve kısmen de Tarihçe-i Hayatta neşredilmiştir.