Re’fet, Âyet-i Celilesindeki kelimesinin ma’nasını merak edip sorması münâsebetiyle ve hapiste sabah namazından sonra sâirler gibi yatmasından gelen rehavet dolayısıyla, elmas gibi kalemini atâlete uğratmamak için yazılmıştır. Uyku üç nevidir:
Birincisi: Gaylûledir ki, fecirden sonra tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır. Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine Hadîsce sebebiyet verdiği için, hilâf-ı sünnettir. Çünkü; rızık için sa’yetmenin mukaddematını ihzar etmenin en münâsib zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ârız olur. O günkü sa’ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.
İkincisi: Feylûledir ki, ikindi namazından sonra mağribe kadardır. Bu uyku ömrün noksaniyetine, yâni uykudan gelen sersemlik cihetiyle o günkü ömrü nevm-âlûd, yarı uyku, kısacık bir şekil aldığından maddî bir noksaniyet gösterdiği gibi, ma’nevî cihetiyle de o gün hayatının maddî ve ma’nevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uyku ile geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.
Üçüncüsü: Kaylûledir ki, bu uyku sünnet-i seniyedir. Duha vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet olmakla beraber, Ceziretü’l-Arab’ta vaktü’z-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir ta’til-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o sünnet-i seniyyeyi daha ziyâde kuvvetlendirmiştir. Bu uyku, hem ömrü, hem rızkı tezyide medârdır. Çünkü: Yarım saat kaylûle, iki saat gece uykusuna muadil gelir. Demek, ömrüne hergün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızık için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saati ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor.
S a i d N u r s î