“Bu da Güzeldir”
Cümlesi, namaz tesbihatında okunurken inkişaf eden latif bir nükteyi uzaktan uzağa gördüm. Tamamını tutamadım, fakat işâret nev’inden bir iki cümlesini söyleyeceğim... Gördüm ki; gece âlemi, dünyanın yeni açılmış bir menzili gibidir. Yatsı namazında o âleme girdim. Hayalin fevkalâde inbisatından ve mâhiyet-i insaniyenin bütün dünya ile alâkadarlığından, koca dünyayı o gecede bir menzil gibi gördüm. Zîhayatlar ve insanlar o derece küçüldüler, görünmeyecek derecede küçüldüler. Yalnız o menzili şenlendiren ve ünsiyetlendiren ve nurlandıran tek şahsiyet-i ma’nevîye-i Muhammediyeyi (A.S.M.) hayalen müşahede ettim. Bir adam yeni bir menzile girdiği zaman, menzildeki zâtlara selâm ettiği gibi, “Binler selâm (Hâşiye) sana Ya Resûlallah!” demeye bir arzuyu içimde coşar buldum. Güya bütün ins ve cinnin adedince selâm ediyorum, yâni sana tecdid-i biat, me’muriyetini kabul ve getirdiğin kanunlarına itaat ve evâmirine teslim ve taarruzumuzdan selâmet bulacağını selâm ile ifade edip, benim dünyamın eczaları, zîşuur mahlûkları olan umum cin ve insi konuşturup, her birerlerinin nâmına bir selâmı, mezkûr ma’nalarla takdim ettim. Hem o getirdiği nur ve hediye ile, benim bu dünyamı tenvir ettiği gibi, herkesin bu dünyadaki dünyalarını tenvir ediyor, ni’metlendiriyor diye, o hediyesine şâkirane bir mukabele nev’inden “Binler salâvat sana insin!” dedim. Yâni senin bu iyiliğine karşı biz mukabele edemiyoruz, belki Hâlıkımızın hazine-i rahmetinden gelen ve semavât ehlinin adedince rahmetler sana gelmesini niyaz ile şükranımızı izhar ediyoruz.. ma’nasını hayalen hissettim.
O Zât-ı Ahmediye (A.S.M.), ubûdiyeti cihetiyle —halktan Hakk’a teveccühü hasebiyle— rahmet ma’nasındaki salâtı ister. Risâleti cihetiyle —Hak’tan halka elçiliği haysiyetiyle— selâm ister. Nasılki cin ve ins adedince selâma lâyık ve cin ve ins adedince umûmî tecdid-i biatı takdim ediyoruz. Öyle de, semavât ehli adedince, hazine-i rahmetten herbirinin nâmına bir salâta lâyıktır.
---------------------------------------------(Hâşiye): Zât-ı Ahmediye’ye (A.S.M.) gelen rahmet, umum ümmetin ebedî zamandaki ihtiyacatına bakıyor. Onun için gayr-ı mütenâhî salât yerindedir. Acaba, dünya gibi koca, büyük ve gafletle karanlıklı, vahşetli ve hâlî bir hâneye birisi girse; ne kadar tedehhüş, tevahhuş, telaş eder; ve birden o hâneyi tenvir ederek enis, mûnis, habîb, mahbûb bir Yaver-i Ekrem sadırda görünüp, o hânenin Mâlik-i Rahîm-i Kerîmini o hânenin her eşyasıyla târif edip tanıttırsa ne kadar sevinç, ünsiyet, sürur, ışık, ferah verdiğini kıyas ediniz. Zât-ı Risâletteki salâvatın kıymetini ve lezzetini takdir ediniz!