Evet, bir pâdişâhın doğru bir hizmetkârı, bir çobanın tahakkümüne tezellül etmez. Bir biçâreye tahakküme dahi o hizmetkâr tenezzül etmez.
Demek îman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar. İşte Asr-ı Saadet!..
S— Bir büyük adama ve bir veliye ve bir şeyhe ve bir büyük âlime karşı nasıl hür olacağız. Onlar meziyetleri için bize tahakküm etmek haklarıdır. Biz onların faziletlerinin esiriyiz?
C— Velâyetin, şeyhliğin, büyüklüğün şe’ni; tevazu ve mahviyettir, tekebbür ve tahakküm değildir! Demek tekebbür eden, sabiyy-i müteşeyyihdir, siz de büyük tanımayınız!
.............................................................
S— Heyhat! Bize teselli veren şu ulvî emeli, ye’se inkılâb ettiren ve etrafımızda hayatımızı zehirlendirmek ve devletimizi parça parça etmek için ağızlarını açmış olan o müthiş yılanlara ne diyeceğiz?
C— Korkmayınız; medeniyet, fazilet ve hürriyet, âlem-i insaniyette galebe çalmağa başladığından, bizzarure terazinin öteki yüzü şey’en feşey’en hafifleşecektir. Farz-ı muhal olarak, Allah etmesin, eğer bizi parça parça edip öldürseler; emin olunuz, biz yirmi olarak öleceğiz, üç yüz olarak dirileceğiz. Başımızdan rezâil ve ihtilâfatın gubarını silkip, hakîki münevver ve müttehid olarak kervân-ı benî beşere pişdarlık edeceğiz. Biz, en şedid, en kavi ve en bâki hayatı intaç eden öyle bir ölümden korkmayız. Biz ölsek de, İslâmiyet sağ kalır. O millet-i kudsiye sağ olsun!..
S— Gayr-ı müslimlerle nasıl müsâvi olacağız?
C— Müsâvat ise, fazilet ve şerefde değildir; hukukdadır. Hukukda ise, şah ve geda birdir. Acaba bir Şeriât “Karıncaya bilerek ayak basmayınız...” dese, tâzibinden men’etse, nasıl Benî Âdemin hukukunu ihmâl eder? Kellâ... Biz imtisâl etmedik. Evet İmâm-ı Ali’nin (R.A.) adi bir yahudi ile muhakemesi ve medâr-ı fahriniz olan Salâhaddin-i Eyyûbînin miskin bir hıristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim. (Hâşiye).
Hâşiye: Eski Said, Nûrun parlak hâsiyetinden gelen kuvvetli bir ümid ve tam teselli ile, siyaseti İslâmiyete âlet yaparak hararetle hürriyete çalışırken; diğer bir hiss-i kablelvuku’ ile dehşetli ve lâdinî bir istibdâd-ı mutlakın geleceğini bir Hadis-i Şerifin ma’nasından anlayıp, elli sene evvel haber vermiş. Said’in teselli haberlerini, o istibdâd-ı mutlak yirmi beş sene bil’fiil tekzib edeceğini hissetmiş ve otuz seneden beri
deyip siyaseti bırakmış, Yeni Said olmuştur.