Emirdağı’nda ikâmeti zamanında başta Isparta olarak çok yerlerde Nur risâleleri el yazısıyla çoğaltılıyordu. Risâleleri okuyup müstefid olanlardan üstadı görmeye gelenler pek çoktu. Fakat ziyarete gelenlerden az bir kısmı görüşebilmeye muvaffak olurdu. Daha ziyâde Risâle-i Nur’a kemâl-i sadakatla ve ihlâsla hizmet etmeye kabiliyetli olanlar ve sırf Lillâh için muhabbet ve uhuvvet taşıyanlar görüşebilir, Üstadın dersini, sohbetini dinleyebilirdi. Üstad, muhtelif isti’dâtta olan her ziyaretçinin derece-i fehim ve idrakine göre konuşur, nazarları Risâle-i Nur’a ve hizmet-i îmaniyeye çevirir, Risâle-i Nur hakîkatlariyle îmana hizmetin bu millete maddeten ve ma’nen en büyük menfaatleri te’min edeceğini dâvâ ve îzah ederdi. Gelen ziyaretçiler, muhtelif halk tabakalarından, gençlerden, ehl-i ilimden idi. Denizli beraatından sonra me’murlar arasında büyük intibah olmuş, Nur’a talebe olanlar çoğalmıştı.
Hemen umûmîyetle, Risâle-i Nur hizmetinin yegâne maksadı olan îmanın kuvvetlenmesinin vatan ve milleti tehdit eden dinsizlik ve komünistlik tehlikesine mâni olduğunu; şimdi en elzem vazîfenin, fertlere ve cemiyete düşen hizmetin îmanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek bulunduğunu; zamanın en büyük dâvâsının Kur’âna sarılmak olduğunu, Risâle-i Nur bütün kuvvetiyle bu meseleye hasr-ı nazar ettiğinden, vatan ve millet düşmanları, gizli dinsizler, bahânelerle hücuma geçip aleyhte tahriklerde bulunduklarını; “Fakat biz müsbet hareket etmeye mecbûruz. Elimizde Nur var, siyaset topuzu yok. Yüz elimiz de olsa, ancak Nura kâfi gelir” diyerek Nur’un din düşmanlarını mağlûp edeceğinden müsbet hareket etmenin atom bombası gibi te’siri bulunduğundan, Risâle-i Nur’un siyasetle hiçbir alâkası bulunmadığını; mesleğimizin en büyük esasının ihlâs olduğunu, rıza-i İlâhîden başka hiçbir maksat ittihaz edilemeyeceğini, Nur’un kuvvetinin işte bu olduğunu; ihlâsla, müsbet hareket etmekle inayet ve Rahmet-i İlâhîyenin Risâle-i Nur’u himaye edeceğini.. ilâ âhir.. beyân ederdi.
Üstadın dersini ve sohbetini dinleyenleri işhad ederek diyebiliriz ki:
Üstadın bir dersi, bir sohbeti, çok gençler için vesile-i necat olduğu gibi, Risâle-i Nur’a fedakârâne hizmet için de bir menba-ı istinad olurdu. Nur’a hizmet eden fedakâr talebelerin ekserisi böyle bir veya birkaç def’a Üstadın dersinde, ikazında hazır bulunmuştur.