Îman ve Küfür | Onyedinci Söz | 79
(72-92)

O cihetten dahi me’yus olup başımı aşağıya eğdim. Baktım ki: Aşağıda ayak altında kemiklerimin toprağı ile mebde-i hilkatimin toprağı birbirine karışmış gördüm. Derman değil, derdime dert kattı.(Hâşiye 5).

(Hâşiye 5): Îmân, o toprağı, rahmet kapısı ve Cennet salonunun perdesi olduğunu gösterir.

Ondan dahi nazarı çevirip arkama baktım. Gördüm ki: Esassız, fâni bir dünya, hiçlik derelerinde ve adem zulümatında yuvarlanıp gidiyor. Derdime merhem değil, belki vahşet ve dehşet zehirini ilâve etti.(Hâşiye 6).

(Hâşiye 6): Îmân o zulûmatta yuvarlanan dünyayı, vazifesi bitmiş, mânasını ifade etmiş; neticelerini kendine bedel vücutta bırakmış mektûbât-ı Samedâniye ve sahâif-i nukuş-u Sübhâniye olduğunu gösterir.

Onda dahi hayır görmediğim için ön tarafıma, ileriye nazarımı gönderdim. Gördüm ki: Kabir kapısı yolumun başında açık görünüp; onun arkasında ebede giden cadde, uzaktan uzağa nazara çarpıyor. (Hâşiye 7).

(Hâşiye 7): Îmân, o kabir kapısını, âlem-i nur kapısı ve o yol dahi, saadet-i ebediye yolu olduğunu gösterdiğinden dertlerime hem derman, hem merhem olur.

Ses Yok