Îman ve Küfür | Onyedinci Söz | 91
(72-92)

[Bundan yirmi beş sene kadar evvel İstanbul Boğazındaki Yûşa Tepesinde, dünyanın terkine karar verdiğim bir zamanda, bir kısım mühim dostlarım beni dünyaya, eski vaziyetime döndürmek için yanıma geldiler. Dedim: “Yarına kadar beni bırakınız, istihare edeyim.” Sabahleyin kalbime bu iki levha hutur etti. Şiire benzer, fakat şiir değiller. O mübârek hâtıranın hatırı için ilişmedim. Geldiği gibi muhafaza edildi. Yirmi üçüncü Söz’ün âhirine ilhak edilmiştir. Makam münâsebetiyle buraya alındı.]

Birinci Levha
[Ehl-i gaflet dünyasının hakikatını tasvir eder levhadır.]

Beni dünyaya çağırma ..... Ona geldim fenâ gördüm.

Dema gaflet hicab oldu.... Ve nur-u Hak nihan gördüm.

Bütün eşyayı mevcudat... Birer fâni muzır gördüm.

Vücud desen onu giydim.. Ah! ademde çok belâ gördüm.

Hayat desen onu tattım.... Azab ender azab gördüm.

Akıl ayn-ı ikab oldu......... Bekayı bir belâ gördüm.

Ömür ayn-ı heva oldu...... Kemâl ayn-ı heba gördüm.

Amel ayn-ı riya oldu........ Emel ayn-ı elem gördüm.

Visâl, nefs-i zeval oldu...... Devâyı ayn-ı dâ’ gördüm.

Bu envar, zulümat oldu.... Bu ahbabı yetim gördüm.

Bu savtlar, na’y-ı mevt oldu..Bu ahyayı mevat gördüm.

Ulûm, evhama kalboldu.... Hikemde bin sekam gördüm.

Lezzet, ayn-ı elem oldu......Vücudda bin adem gördüm.

Habib desen onu buldum...Ah! Firakta çok elem gördüm.

Ses Yok