Îman ve Küfür | Elhüccetüz Zehra | 239
(236-242)

Ve onun ile,


hakikatını gösterir, Hâlikını bu ismin cilvesiyle tanıttırır, diye anladı. Bütün ruhu caniyle dedi, taifesine girdi.

O seyyahın Âlemlerdeki Seyahatından İkinci Nümûnesi:

O, küre-i arz gemisinden çıkıp, hayvanat ve insanlar âlemine girdi. Din’den ruh almıyan hikmet-i tabiiye gözlüğü ile o âleme baktı, gördü ki: O hadsiz zîhayatların hadsiz ihtiyaçları ve onları inciten ve hırpalayan hadsiz muzır düşmanları ve merhametsiz hâdiseleri var iken, o ihtiyaçlara karşı sermayeleri binden, belki yüz binden ancak bir olabilir. Ve o muzır şeylere mukabil iktidarları, milyondan ancak birdir. Bu çok dehşetli ve acınacak vaziyette, rikkat-i cinsiye ve şefkat-i nev’iye ve akıl alâkadarlığı ile onların haline o derece acıdı ve mahzun ve me’yus ve Cehennem azabı gibi elemler alırken ve o perişan âleme girdiğine bin pişman olurken, birden hikmeti Kur’âniye imdadına yetişti, dürbününü verdi. “Bak.” dedi. Baktı, gördü ki:


tecellisiyle Rahmân, Rahîm, Rezzak, Mün’im, Kerîm, Hafîz gibi çok Esmâ-i İlâhiyenin her biri, birer güneş gibi,

Ses Yok