Siracınnûr | Yirmibeşinci Lema | 31
(21-44)

En uzak gösteren dürbinlerle bakar nevinde, kabrinde derecesine göre Cennet Bağlarını sinema gibi görüp temaşa ederler.

İşte böyle gâyet nurlu ve toprak altında iken, göklerin üstündeki Cenneti görecek ve seyredecek bir gözü, bu gözündeki perde altında şükür ile sabır ile bulabilirsin. İşte o perdeyi senin gözünden kaldıracak, o gözle seni baktıracak göz hekimi, Kur’ân-ı Hakîmdir.

ON BEŞİNCİ DEVA: Ey âh ü enin eden hasta! Hastalığın sûretine bakıp âh! eyleme. Ma’nasına bak oh! de. Eğer hastalığın ma’nası güzel birşey olmasa idi, Hâlik-ı Rahîm en sevdiği ibadına hastalıkları vermezdi. Halbuki, Hadîs-i Sahihde vardır ki :

ev kema kal yâni: “En ziyâde musîbet ve meşakkate giriftar olanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridirler.” Başta Hazret-i Eyyub Aleyhis-selâm, Enbiyalar, sonra Evliyalar ve sonra ehl-i salâhat çektikleri hastalıklara birer ibâdet-i hâlisa, birer hediye-i Rahmaniye nazariyle bakmışlar; sabır içinde şükretmişler. Hâlık-ı Rahîmin rahmetinden gelen bir ameliyat-ı cerrahiye nev’inden görmüşler.

Sen ey âh ü fizar eden hasta! Bu nurânî kafileye iltihak etmek istersen, sabır içinde şükret. Yoksa şekva etsen, onlar seni kafilelerine almayacaklar. Ehl-i gafletin çukurlarına düşersin!... Karanlıklı bir yolda gideceksin.

Evet, hastalıkların bir kısmı var ki: Eğer ölümle neticelense, ma’nevî şehid hükmünde şehâdet gibi bir velâyet derecesine sebebiyet verir. Ezcümle çocuk doğurmaktan gelen hastalıklar (Hâşiye). ve karın sancısiyle, gark ve hark ve taun ile vefat eden şehid-i ma’nevî olduğu gibi, çok mübârek hastalıklar var ki, velâyet derecesini ölümle kazandırır.

Hem hastalık, dünya aşkını ve alâkasını hafifleştirdiğinden, vefat ile dünyadan, ehl-i dünya için gâyet elim ve acı olan müfarakatı tahfif eder; ba’zan de sevdirir.

--------------------------------------
(Hâşiye): Bu hastalığın ma’nevî şehâdeti kazandırması lohusa zamanı olan kırk güne kadardır.

Ses Yok