İnşallah iki senelik hastalık zahmeti, milyonlar sene hayat-ı ebediyenin saadetine medâr oldu. Ben onların sıhhati için ba’zı ettiğim duâyı, şimdi anlıyorum... Dünya i’tibâriyle bedduâ olmuş... İnşaallah o duâm, sıhhat-ı uhreviye için kabul olunmuştur...
İşte bu iki zat, benim i’tikadımca, on senelik bir takva ile elde edilecek bir kazanç kadar bir kâr buldular. Eğer ikisi, bir kısım gençler gibi sıhhat ve gençliğine güvenip, gaflet ve sefahete atılsaydılar; ölüm de onları tarassut edip tam günahlarının pislikleri içinde yakalasaydı; o nurlar definesi yerine, kabirlerini akrepler ve yılanlar yuvası yapacaklardı...
Mâdem hastalıkların böyle menfaati var, ondan şekva değil, tevekkül, sabır ile, belki şükredip, Rahmet-i İlâhîyyeye i’timad etmektir.
ON DÖRDÜNCÜ DEVA: Ey gözüne perde gelen hasta! Eğer ehl-i îmanın gözüne gelen perdenin altında nasıl bir nur ve ma’nevî bir göz olduğunu bilsen, “yüz bin şükür Rabb-ı Rahîmime” dersin. Bu merhemi îzah için bir hâdise söyliyeceğim. Şöyle ki: Bana sekiz sene kemâl-i sadakatla hiç gücendirmeden hizmet eden Barla’lı Süleymanın halasının, bir vakit gözü kapandı. O sâliha kadın, bana karşı haddimden yüz derece fazla hüsnü zan ederek, “gözümün açılması için duâ et” diyerek, câmi kapısında beni yakaladı. Ben de, o mübârek ve meczube kadının salâhatini duâma şefaatcı yapıp: “Ya Rabbi onun salâhati hürmetine onun gözünü aç” diye yalvardım. İkinci gün Burdur’lu bir göz hekimi geldi, gözünü açtı. Kırk gün sonra yine gözü kapandı. Ben çok müteessir oldum. Çok duâ ettim. İnşaallah o duâ âhireti için kabul olmuştur. Yoksa benim o duâm, onun hakkında gâyet yanlış bir bedduâ olurdu. Çünkü eceli kırk gün kalmıştı. Kırk gün sonar -ALLAH rahmet etsin vefat eyledi.
İşte o merhume, kırk gün Barla’nın hazinane bağlarına rikkatli ihtiyarlık gözüyle bakmasına bedel; kabrinde, Cennet bağlarını kırk bin günlerde seyredeceğini kazandı. Çünkü; îmanı kuvvetli, salâhatı şiddetli idi.
Evet, bir mü’min gözüne perde çekilse ve gözü kapalı kabre girse, derecesine göre, ehl-i kuburdan çok ziyâde o âlem-i nuru temaşa edebilir. Bu dünyada nasıl çok şeyleri biz görüyoruz... kör olan mü’minler görmüyorlar. Kabirde o körler, îman ile gitmiş ise, o derece ehl-i kuburdan ziyâde görür.