sırrınca: Herşey’e o şey’in kabiliyet-i mâhiyetine göre kemâl-i mîzan ve intizam ile biçilip hüsn-ü san’at ile tertib edilip, en kısa yolda, en güzel bir sûrette, en hafif bir tarzda, isti’malce en kolay bir şekilde mesela: Kuşların elbiselerine ve her vakit tüylerini kolayca oynatmalarına ve isti’mal etmelerine bak.
Hem israfsız hikmetli bir tarzda vücut vermek, sûret giydirmek, eşya adedince diller ile bir Sâni-i Hakîmin vücûb-u vücûduna şehâdet ve bir Kadîr-i Alîm-i Mutlaka işâret ederler.
Rûy-i zemînde mevsim-bemevsim tazelenen mahlûkatın îcad ve tedbirlerindeki intizamat ve tanzimat, bilbedâhe bir hikmet-i âmmeyi gösterir. Sıfat, mevsufsuz olmadığından; elbette o hikmet-i âmme, bizzarure bir Hakîmi gösterir.
Hem o perde-i hikmet içinde hârika tezyinat, bilbedâhe bir înayet-i tâmmeyi gösterir. Ve o inayet-i tâmme bizzarure inâyetkar bir Hâlık-ı Kerîmi gösterir. Ve o perde-i inayette umuma şâmil bir taltifat ve ihsanat, bilbedâhe bir rahmet-i vâsiayı gösterir. Ve o rahmet-i vâsia, bizzarure bir Rahman-ı Rahîmi gösterir. Ve o perde-i rahmet üstünde dahi bütün rızka muhtaç zîhayatların lâyık ve mükemmel bir tarzda iaşeleri ve erzakları, bilbedâhe terbiyekârane bir Rezzâkıyet ve şefkatkârane bir Rubûbiyyeti gösterir. Ve o terbiye ve idare, bizzarure bir Rezzâk-ı Kerîmi gösterir.
Evet, zemînin yüzünde kemâl-i hikmetle terbiye edilen ve kemâl-i inâyetle tezyin edilen ve kemâl-i rahmetle taltif edilen ve kemâl-i şefkatle iaşe edilen bütün mahlûkat, birer birer bir Sâni-i Hakîm, Kerîm, Rahîm, Rezzakın vücûbuna şehâdet ve vahdetine işâret ettikleri gibi, yeryüzünün mecmuunda tezahür eden ve umumunda, görülen ve kasd ve irâdeyi bilbedâhe gösteren hikmet-i âmme; ve hikmeti dahi tazammun eden umum masnûata şâmil inâyet-i tâmme; ve inâyet ve hikmeti tazammun eden ve umum mevcûdât-ı arzıyyeye şâmil olan rahmet-i vâsia ve rahmet ve hikmet ve inâyeti de tazammun eden umum zîhayata şâmil bir sûrette ve gâyet kerîmane bir tarzda olan rızk ve iâşe-i umûmîyeyi birden nazara al, bak !