Siracınnûr | Otuzüçüncü Söz | 144
(131-171)

Nasıl ki; elvan-ı seb’a, ziyayı teşkil eder. Ve yeryüzünü tenvir eden o ziya, nasıl şüphesiz Güneşi gösterir. öyle de; o hikmet içindeki inâyet ve inâyet içindeki rahmet ve rahmet içindeki iaşe-i rızkî, nihayet derecede Hakîm, Kerîm, Rahîm , Rezzak bir Vâcibü’l-Vücûdun vahdetini ve kemâl-i Rubûbiyyetini büyük bir mikyasda yüksek bir derecede parlak bir sûrette gösterir.

İşte ey sersem münkir-i gafil! Göz önündeki bu hakimane, kerîmane, rahîmane , rezzakane terbiyyeti ve bu acîb ve harika ve mu’cize keyfiyyeti ne ile îzah edebilirsin? Senin gibi serseri tesadüfle mi? Ve kalbin gibi kör kuvvetle mi? Ve kafan gibi sağır tabiatla mı? Ve senin gibi âciz, câmid, câhil esbâbla mı? Yoksa nihayetsiz derecede mukaddes, münezzeh ve müberra, muallâ ve nihayetsiz derecede Kadîr, Alîm, Semi’, Basîr olan Zât-ı Zülcelâle, nihayetsiz derecede Âciz, câhil, sağır, kör mümkin, miskin olan “Tabiat” nâmını verip nihayetsiz hatâ işlemek mi istersin !

Hem Güneş gibi parlak şu hakîkatı hangi kuvvet ile söndürebilirsin! Hangi perde-i gaflet altında saklayabilirsin!

ON YEDİNCİ PENCERE

Zemînin yüzünü yaz zamanında temâşa edip görüyoruz ki: İcâd-ı eşyada müşevveşiyeti iktiza eden ve intizamsızlığa sebeb olan nihayetsiz sehavet ve bir cûd-u mutlak, gâyet derecede bir insicam ve intizam içinde görünüyor. İşte zemîn yüzünü tezyin eden bütün nebâtâtı gör.

Hem mîzansızlığı ve kabalığı iktiza eden îcad-ı eşyadaki sür’at-i mutlaka dahi kemâl-i mevzuniyyet içinde görünüyor. İşte zemîn yüzünü süslendiren bütün meyvelere bak.

Hem ehemmiyetsizliği, belki çirkinliği iktiza eden kesret-i mutlaka dahi, kemâl-i hüsnü san’at içinde görünüyor. İşte yeryüzünü yaldızlayan bütün çiçeklere bak !

Hem san’atsızlığı, basitliği iktiza eden îcad-ı eşyadaki sühûlet-i mutlaka dahi, nihayetsiz derecede sanatkârlık ve meharet ve ihtimamkârlık içinde görünüyor. İşte yeryüzündeki ağaç ve nebâtât cihâzâtının sandukçaları ve programları ve tarihçe-i hayatlarının kutucukları hükmünde olan bütün tohumlara , çekirdeklere dikkatle bak.

Ses Yok