Siracınnûr | Otuzüçüncü Söz | 156
(131-171)
YİRMİ DÖRDÜNCÜ PENCERE

Mevt, hayat kadar bir bürhan-ı Rubûbiyettir. Gâyet kuvvetli bir hüccet-i Vahdâniyettir.

delâletince mevt; adem, i’dam, fenâ, hiçlik, fâilsiz bir inkıraz değil, belki bir fâil-i hakîm tarafından hizmetten terhis ve tahvîl-i mekân ve tebdîl-i beden ve vazifeden paydos ve haps-i bedenden âzâd etmek ve muntazam bir eser-i hikmet olduğu birinci mektupta gösterilmiştir.

Evet, nasıl zemîn yüzündeki masnûat ve zîhayatlar ve hayattar zemîn yüzü, bir Sâni-i Hakîmin vücûb-u vücûduna ve vahdâniyyetine şehâdet ediyorlar. Öyle de: O zîhayatlar, ölümleriyle bir Hayy-ı Bâkînin, Sermediyyetine ve Vâhidiyyetine şehâdet ediyorlar.

Yirmi İkinci Sözde; mevt, gâyet kuvvetli bir bürhan-ı vahdet ve bir hüccet-i sermediyyet olduğu ispat ve îzah edildiğinden, şu bahsi o söze havale edip yalnız mühim bir nüktesini beyan edeceğiz. Şöyle ki:

Nasıl zîhayatlar, vücutları ile bir Vâcibü’l-Vücûdun vücûduna delâlet ediyorlar. Öyle de; O zîhayatlar, ölümleri ile bir Hayy-ı Bâkînin sermediyyetine, vâhidiyyetine şehâdet ediyorlar. Meselâ; yalnız birtek zîhayat olan zemîn yüzü, intizamatı ile, ahvâliyle Sânii gösterdiği gibi, öldüğü vakit; yâni kış, beyaz kefeni ile ölmüş o zemîn yüzünü kapaması ile nazar-ı beşeri ondan çeviriyor. Veyahut nazar, o giden bahar cenazesinin arkasından mâziye gider, daha geniş bir manzarayı gösterir. Yâni herbiri birer mu’cize-i kudret olan zemîn dolusu bütün geçen baharlar misillü yeni gelecek birer hârika-i kudret ve birer hayattar zemîn olan, bahar dolusu hayattar mevcûdât-ı arziyyenin gelmelerini ihsas ve vücutlarına şehâdet ettiklerinden; öyle geniş bir mikyasda,öyle parlak bir sûrette, öyle kuvvetli bir derecede bir Sâni-i Zülcelâlin bir Kadîr-i Zülkemâlin,bir Kayyûm-u Bâkînin, bir şems-i sermedinin vücûb-u vücûduna ve vahdetine ve beka ve sermediyyetine şehâdet ederler ve öyle parlak delaili gösterirler ki, ister istemez bedâhet derecesinde ‘’Amentü Bill’ahi’l-Vâhidi’l-Ehad’’dedirtir.Elhasıl:

Ses Yok