Siracınnûr | Denizli Müdafaanamesi | 185
(180-248)

BİRİNCİSİ: Risâle-i Nur’un talebesi olmayan ve yanında yalnız âdi bir mektubumuz bulunan, Eğridirli bir adamın, bir Jandarma çavuşu ile vuku-atsız bir münakaşa-i lîsaniyesi bahânesiyle, beni ve yüz yirmi adamı tevkif ile, dört ay tetkikten sonra, on beş biçâreden başka, bütün beraat kazan-makla, ma’sûmiyetleri tahakkuk eden yüzden ziyâde adamlara, binler lira zarar vermek, hangi kanun iledir ve imkânatı vukuuat yerinde isti’mal et-mek, adâletin hangi düstûru iledir.

İKİNCİ SUAL:

fermânı esasıyla, bir kardeşin hatası ile, diğer öz kardeşi mes’ul ol-madığı halde, yanlış ma’na verilmemek için, neşrini katiyyen men’ettiğimiz ve sekiz sene zarfında, bir veya iki def’a elime geçen ve aynı vakitte kay-bettirilen ve yirmi beş sene evvel aslı yazılan ve ehemmiyetli noktalarda, îmani şüphelerden ve ma’nalârı anlaşılmayan bir kısım müteşabih hadisleri inkardan kurtaran, bir küçük risâlenin bizden uzak bir yerde, bilmediğimiz bir adamda bulunmasıyla ve yanlış ma’na verilmesiyle, bizleri bu Rama-zan-ı şerifte ve otuz, kırk ma’sûm rençber ve esnafları hatta âdi ve eski bir mektup ve on sene evvel, bize bir dostluk münâsebetiyle tevkif edip, perî-şan etmek ve maddeten ve ma’nen onlara ve vatana ve millete lüzumsuz bir evham yüzünden binler zarar vermek, hangi adâlet kanunuyladır, adli-yenin hangi madde-i kanunuyesiyledir. Ayağımızı yanlış atmamak için o kanunları bilmek talep ediyoruz.

Evet, (Hâşiye) tevkifimizin bir sebebinin hakîkatı şudur ki: bir kısım hadislerin ma’nası ve te’vili bilinmemesinden, akıl, kabul etmiyor diye, in-kâr edenlere karşı, avamın îmanını kurtarmak fikriyle, çok zaman evvel Dâru’l-Hikmetü’l-İslamiyede iken ve daha evvel aslı yazılan Beşinci Şua, farz-ı muhal olarak dünyaya ve siyasete baksa ve bu zamanda yazılsa da mâdem gaybî haberleri doğrudur ve îmani şüpheleri izâle eder ve asayişe dokunmuyor ve mübareze etmiyor ve yalnız ihbar eder ve şahısları tâyin etmiyor ve ilmi bir hakîkatı külli bir sûrette beyân eder.

Elbette o külli hakîkat-ı hadisiye bu zamanda dahi bir kısım şahıslara mutabık çıksa, adâlet cihetinde hiçbir vecihle bir suç teşkil etmez. Hem bir şeyi red etmek ayrıdır ve ilmen kabul etmemek bütün bütün ayrıdır.

------------------------------------------------
Hâşiye: Evet kelimesinden ta üçüncü suale kadar bu makam dikkatle okunsun.

Ses Yok