Ve Saniyen Risâle-i Nur’un yüz otuz parçaları meydandadır, içinde îmanî hakîkatlardan başka bir hedef, bir maksad-ı dünyevî olmadığını, Eskişehir mahkemesi yalnız bir iki risâleden başka ilişmemesi ve koca Kastamonu zâbıtasının sekiz sene zarfında dâimî tarassut ile beraber, iki hizmetçimden başka, yalnız üç adamdan başka bir bahâne ile müttehem bulmaması, kat’i bir hüccettir ki, Risâle-i Nur şâkirtleri hiçbir vecihle siyasî cem’iyyet değiller.
Eğer iddianâmedeki cem’iyyetten maksadı, îmanî ve uhrevî bir cemâat ise; ona cevaben deriz ki: Eğer Darü’l-fünün talebelerine ve her nevi esnafa, birer cem’iyyet nâmı verilse: bize de o neviden bir cem’iyyet nâmı verilebilir.
Eğer dîni hissiyatla, emniyet-i dahiliyeyi ihlâl edecek bir cemâat nâmı veriliyorsa, buna mukabil deriz: Yirmi sene zarfında, bu fırtınalı zamanda, Risâle-i Nur’un yüz risâlelerinden binler nüshalarını binler adam kemâl-i merakla okudukları halde, hiçbir yerde, hiçbir vukuat ile emniyet-i dahiliyeye ilişmeleri, ne hükümetçe ve ne de mahkemece kaydedilmemesi bu ittihamı çürütüyor.
Eğer hissiyat-ı dîniyeyi kuvvetlendirmesinden, istikbâlde emniyet-i dahiliyeye zarar verebilir diye, bir cem’iyyet nâmı verilmiş ise, buna mukabil deriz:
Evvelen: Başta Diyanet Riyaseti bütün vâizler aynı hizmeti görüyorlar. Saniyen: Risâle-i Nur şâkirtleri değil emniyete, âsayişe zarar vermek, belki bütün kuvvet ve kanaatlarıyla milleti anarşilikten muhafaza ve emniyet ve âsâyişi te’min etmek için çalıştıklarına delil ise; ( Birinci esasta) beyân edilmiş.
Evet biz bir cemâatız, hedefimiz ve proğramımız evvelâ kendimizi, sonra milletimizi îdam-ı ebedîden ve dâimî haps-i münferidden kurtarmak ve vatandaşlarımızı anarşilikten ve serserilikten muhafaza etmek ve iki hayatımızı imhaya vesîle olan zındıkaya karşı, Risâle-i Nur’un çelik gibi hakîkatlarıyla kendimizi muhafaza olduğuna hüccet ise: Risâle-i Nur’un zındıkaya karşı ma’nevî bir müdafaanâmesi hükmünde olan, Denizli hapsinin meyvesi nâmında ve Risâle-i Nur’un kısa bir hülasası ve esas mesleğini beyân eden risâleciktir ki, bir nüshası müddei umûmîliğe verilmiş.
İkinci Esas: Risâlelerde ba’zı dokunaklı cümleler vardı. Başka yerlerin nâkıs ve sathî tahkikatlarına binâen bizi ittiham ediyor. Buna mukabil deriz: