Siracınnûr | Denizli Müdafaanamesi | 205
(180-248)

Halbuki; dünyaya karışmak arzusu bizde bulunsa idi, böyle sinek vızıltısı gibi değil, top güllesi gibi ses ve patlak verecekti. Divan-ı Harb-i Örfî de ve Mustafa Kemâl’e hiddetine karşı divan-ı riyasette, şiddetli ve dokunaklı müdafaa eden bir adam, on sekiz sene zarfında kimseye sezdirmeden dünya entirikalarını çeviriyor diye onu itham eden, elbette bir garazla eder. Biz Denizli Müdei umûmîsinden ümit ederiz ki, bizi böylelerin garazından kurtarsın. Hakîkat-ı adâleti göstersin.

Beşinci Esas: Risâle-i Nur şâkirtlerinin, mümkün olduğu kadar siyasete ve idare işine ve hükümetin icraatına karışmamak, bir düstûr-u essasîyeleridir. Çünkü hâlîsane hizmet-i Kur’âniye, onlara herşeye bedel kâfi geliyor.

Hem şimdi hükmeden öyle kuvvetli cereyanlar içinde, hiç kimse istiklâliyetini ve ihlâsını muhafaza edemez. Her halde bir cerayan onun hareketini kendi hesabına alacak. Kendi dünyevî maksadına âlet edecek. O hizmetin kudsiyetini bozacak.

Hem maddî mübarezede, şu asrın bir düstûru olan eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdâd ile birinin hatâsıyla onun ma’sûm çok taraftarlarını ezmek lâzım gelecek, yoksa mağlûp düşecek.

Hem dünya için dînini bırakan veya âlet edenlerin nazarlarında, Kur’ânın hiçbir şeye âlet olamayan kudsî hakîkatları, bir propaganda-i siyasette âlet olmuş tevehhüm edilecek.

Hem milletin her tabakası muvafıkı, muhalifi, me’muru, âmisi o hakîkatlarda hisseleri var ve onlara muhtaçtırlar. Risele-i Nur şâkirtleri tam bîtaraf kalmak için, siyaseti ve maddî mübarezeyi tam bırakmak ve hiç karışmamak lâzım gelmiş.

Altıncı Esas: Bu meselede benim şahsımın veya ba’zı kardeşlerimin kusurları ile Risâle-i Nur’a hücum edilmez, o doğrudan doğruya Kur’âna bağlanmış ve Kur’ân dahi arş-ı azam ile bağlıdır. Kimin haddi var elini oraya uzatsın. O kuvvetli ipleri çözsün.

Hem bu memlekete maddi ve ma’nevî bereketi ve fevkâlade hizmeti, otuz üç âyât-ı Kur’âniyenin işaratı ile ve İmâm-ı Ali ( R.A.) ın üç kerâmet-i gaybiyesiyle ve Gavs-ı Azam’ın( K.S.) kat’i ihbarıyla tahakkuk etmiş olan Risâle-i Nur, bizim âdi ve şahsi kusurumuzdan mesul olmaz ve olamaz ve olmamalı. Yoksa bu memlekete hem maddî, hem ma’nevî telâfi edilmeyecek derecede zarar olacak. (Hâşiye).

----------------------------------------
Hâşiye: Bu istida, Kastamonu zelzelesinden yirmi gün evvel yazılmıştır. Risâle-i Nur bereketiyle her vilâyetten ziyâde âfetten mahfuz kalmıştı. Şimdi âfet başladı; bu da’vamızı tasdik etti.

Ses Yok