Siracınnûr | Beşinci Şua | 260
(249-267)

Ve o şerâite muvafık insanlar ise, Çin-i Maçin’de kırk günlük bir mesafede yapılan ve acâib-i seb’a-i âlemden birisi bulunan Sedd-i Çinî’nin binasına sebebiyet veren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız kabileleridir ki, Kur’ân’ın mücmel haberini tefsir eden Zât-ı Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) mu’cizane ve muhakkikane haber vermiş.

ON ALTINCI MES’ELE: Rivâyette var ki: İsa Aleyhisselâm Deccal’ı öldürdüğü münâsebetiyle “Deccal’ın fevkalâde büyük ve minâreden daha yüksek bir azamet-i heykelde ve Hazret-i İsa Aleyhisselâm ona nisbeten çok küçük bulunduğunu” gösterir.

Bunun bir te’vili şu olmak gerektir ki: İsa Aleyhisselâm’ı nur-u îman ile tanıyan ve tâbi’ olan cemâat-ı ruhaniye-i mücahidînin kemmiyeti, Deccal’ın mektebce ve askerce ilmî ve maddî ordularına nisbeten çok az ve küçük olmasına işâret ve kinâyedir.

ON YEDİNCİ MES’ELE: Rivâyette var ki: “Deccal çıktığı gün bütün dünya işitir ve kırk günde dünyayı gezer ve hârikulâde bir eşeği vardır.”

Allahu a’lem, bu rivâyetler tamamen sahih olmak şartiyle te’villeri şudur: Bu rivâyetler mu’cizane haber verir ki, “Deccal zamanında vâsıta-i muhabere ve seyahat o derece terakki edecek ki, bir hâdise bir günde umum dünyada işitilecek. Radyo ile bağırır, şark-garb işitir ve umum ceridelerinde okunacak. Ve bir adam kırk günde dünyayı devredecek ve yedi kıt’asını ve yetmiş hükümetini görecek ve gezecek.” diye, zuhurundan on asır evvel telgraf, telefon, radyo, şimendifer, tayyareden mu’cizane haber verir. Hem Deccal, deccallık haysiyetiyle değil, belki gâyet müstebid bir kral sıfatiyle işitilir. Ve gezmesi de her yeri istilâ etmek için değil, belki fitneyi uyandırmak ve insanları baştan çıkarmak içindir. Ve bindiği merkebi ve himarı ise; ya şimendiferdir ki bir kulağı ve bir başı Cehennem gibi ateş ocağı, diğer kulağı yalancı Cennet gibi güzelce tezyin ve tefriş edilmiş. Düşmanlarını ateşli başına, dostlarını ziyafetli başına gönderir. Veyahut onun eşeği, merkebi; dehşetli bir otomobildir veya tayyaredir veyahut...... (sükût lâzım!)

ON SEKİZİNCİ MES’ELE: Rivâyette var ki: “Ümmetim istikametle gitse, ona bir gün var.” Yâni

Ses Yok