Kardeşlerim!
Merak, musîbeti ikileştirir, maddî musîbeti kalbde de yerleştirmek için bir kök olur; hem kadere karşı bir nevi itiraz ve tenkidi ve rahmete karşı bir nevi ittihamı işmam eder. Mâdem her şeyde bir güzellik ciheti var ve rahmetin bir cilvesi var ve kader adalet ve hikmetle iş görür; elbette bu zamanda umum âlem-i İslâmı alâkadar edecek bir kudsî vazife yüzünden hafif bir zahmete ehemmiyet vermemekle mükellefiz.
Kardeşlerim!
Benim kat’i kanaatım geldi ki; nazar, beni şiddetle müteessir ve hasta eder. Çok def’a tecrübe ettim. Ben ruh u canla size her vaziyette arkadaş olmak istiyorum, fakat
meşhur kaide ile nazar beni vurur. Çünkü bana bakan, ya şiddetli adâvetle veya takdir ile nazar eder. Bu iki nazar dahi ba’zı insanların bir hâsiyet-i isabet sırriyle bakmasında bulunur. Bunun için mümkin olsa, mecbûr etmezlerse sizin ile beraber mahkemeye her vakit gelmemek niyet ettim.
Aziz kardeşlerim!
Bu fecirde, birden bir fıkra ihtar edildi. Evet, ben de Husrev’in zelzele hakkında tafsilen yazdığı keramet-i Nuriyeyi tasdik ederim ve kanaatım da o merkezdedir.