Şualar | OnDördüncü Şuâ | 407
(384-508)

Bu pekçok uhrevî faideleri kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakîkat ve ibâdet için mümtaz bir meşheri ve üç ayda seksen sene bir ömrü ehl-i îmana te’min eden şuhur-u selâseyi böyle bire on kâr veren Medrese-i Yusufiye’de geçirmek, elbette büyük bir kârdır. Ne kadar zahmet çekilse ayn-ı rahmettir. İbâdet cihetinde böyle olduğu gibi, “Nur hizmeti” dahi nisbeten -kemmiyet değilse de keyfiyet itibariyle- bire beştir. Çünkü bu misafirhânede mütemadiyen giren ve çıkanlar, Nur’un derslerinin intişârına bir vasıtadır. Ba’zan bir adamın ihlası, yirmi adam kadar faide verir. Hem Nur’un sırr-ı ihlası; siyasetkârane kahramanlık damarını taşıyan, Nur’un tesellilerine pekçok muhtaç bulunan mahpus biçâreler içinde intişârı için bir parça zahmet ve sıkıntı olsa da, ehemmiyeti yok. Derd-i maîşet ciheti ise: Zâten bu üç ay âhiret pazarı olmasından herbiriniz çok şâkirdlerin bedeline, hatta ba’zınız bin adamın yerinde buraya girdiğinden, elbette sizin haricî işlerinize yardımları olur diye tamamiyle ferahlandım ve bayrama kadar burada bulunmak büyük bir ni’mettir bildim.


Said Nursî


* * *


Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Receb-i Şerifinizi ve yarınki “Leyle-i Regaib”inizi ruh-u canımızla tebrik ederiz.

Sâniyen: Me’yus olmayınız, hem merak ve telâş etmeyiniz, inâyet-i Rabbânîye inşâallah imdâdımıza yetişir. Bu üç aydan beri aleyhimizde ihzar edilen bomba patladı. Benim sobam ve Feyzilerin su bardağı ve Husrev’in iki su bardaklarının verdikleri haber doğru çıktı. Fakat dehşetli değil, hafif oldu. İnşâallah o ateş tamamen sönecek. Bütün hücumları, şahsımı çürütmek ve Nur’un fütuhatına bulantı vermektir.

Ses Yok