Hem Ramazaniye Risâlesi ve matbu’ Âyet-ül Kübrâ burada bulunmak lâzımdır. Mabeyninizdeki gerginliği çabuk tâmir ediniz. Sakın, sakın, az bir inhiraf Nur dâiresine pek büyük zararı olacak. Sıkıntıdan gelen hislere kapılmayınız. Sobamın patlaması bu musîbete işâret idi.
Said Nursî
Aziz, Sıddık Kardeşlerim Husrev ve Mehmed Feyzi, Sabri!
Ben sizlere bütün kanaatımla itimad edip istirahat-ı kalble kabre girmek ve Nurların selâmetini size bırakmak bekliyordum ve hiç bir şey sizi birbirinden ayırmayacak biliyordum. Şimdi dehşetli bir plânla, Nur’un erkânlarını birbirinden soğutmak için resmen bir iş’ar var. Mâdem sizler lüzum olsa birbirinize hayatınızı, kuvvet-i sadâkatınız ve Nurlara şiddetli alâkanızın muktezâsı olarak feda edersiniz. Elbette gâyet cüz’î ve geçici ve ehemmiyetsiz hissiyatınızı feda etmeğe mükellefsiniz. Yoksa kat’iyyen bizlere bu sırada büyük zararlar olacağı gibi, Nur dâiresinden ayrılmak ihtimâli var diye titriyorum. Üç günden beri hiç görmediğim bir sıkıntı beni tekrar sarsıyordu. Şimdi kat’iyyen bildim ki, göze bir saç düşmek gibi az bir nazlanmak sizin gibilerin mâbeyninde hayat-ı Nuriyemize bir bomba olur. Hatta size bunu da haber vereyim. Geçen fırtına ile bizi alâkadar göstermeğe çok çalışılmış. Şimdi, mabeyninizde az bir yabanilik atmağa çabalıyorlar. Ben sizin hatırınız için herbirinizden on derece ziyâde zahmet çektiğim halde, sizden hiç birinizin kusuruna bakmamağa karar verdim. Siz dahi, haklı ve haksız olsa benlik yapmamak, üstadımız olan şâkirdlerin şahs-ı ma’nevîsi nâmına istiyorum. Eğer o acib yerde beraber bulunmaktan gizli parmaklar karışıyorlar, biriniz Tahirî’nin koğuşuna gidiniz.
Said Nursî