Şualar | OnDördüncü Şuâ | 436
(384-508)

Şimdi yine, sebebsiz mataramın acib bir tarzda küçücük parçalara inkısam etmesi, bize tekrar tam bir temkine ve tahammüle ve ihtiyata sarılmamızın lüzumunu haber veriyor. Aldığım ma’nevî bir ihtarla, gizli münafıklar, dindarlara karşı namazsız sefâhetçileri ve mürted komünistleri isti’mal etmek istiyorlar, hatta parmaklarını buraya da sokmuşlar.

(Bir Hâşiyecik): Dün kalbimde bir ferah ve sevinç vardı. Birden baktım, Nurs’daki kardeşim, Nurs’un balını bir matara içinde sekiz ay evvel bana, Emirdağı’na göndermişti. Dün de Emirdağı’ndan bana geldi. Aman bana çabuk getirin dedim. Bekledim, gelmedi... O sevinç, bir hiddete döndü. Yüz matara kadar yanımda kıymetli bulunan o ballı matarayı yabani ellere verip çarşıya gönderilmesi sebeb olup, o matara da birdenbire kırıldı. Kırksekiz seneden beri görmediğim Nurs köyümün, meskat-i re’simin bir teberrükü olan o tatlıdan, bayram tatlısı olarak herbir kardeşim bir parçacığını tatsın diye bir mikdar gönderdim.

Said Nursî


* * *

Aziz, Sıddık, Sarsılmaz Kardeşlerim!

Sizi ruh u canımla tebrik ederim ki, çabuk yaramızı tedavi ettiniz. Ben de bu gece şifadan tam ferahlandım. Zâten “Medreset-üz Zehra” tevessü edip, hakîki ihlas ve tam fedakârâne terk-i enâniyeti ve tevâzu-u tâmmı dâire-i Nur’da aşılıyor, neşreder. Elbette gâyet cüz’î ve muvakkat hassasiyet ve titizlik ve nazlanmak, o kuvvetli dersini ve uhuvvet alâkasını bozamaz ve “İhlas Lem’ası” bu noktada mükemmel nâsihtir. Şimdi en ziyâde bizi ve Nurları vurmak ve sarsmak için en fena plân, Nur talebelerini birbirinden soğutmak ve usandırmak ve meşreb ve fikir cihetinde birbirinden ayırmaktır. Gerçi gâyet cüz’î bir nazlanmak oldu. Fakat göze bir saç düşse başa düşen bir taş kadar incitir ki, büyük bir hâdise hükmünde mataram haber verdi. Merhum Hâfız Ali’nin (R.H.) küçücük böyle bir halden, vefatından bir parça evvel şekvası, o vakitten beri belki yüz def’a hatırıma gelip beni müteessir etmiş.

Said Nursî


* * *
Ses Yok