Şualar | OnDördüncü Şuâ | 446
(384-508)

Aziz, Sıddık, Sarsılmaz Kardeşlerim!

Evvelâ:


sırrınca mes’elemizin te’hirinde hayır var. Kalbim ve Nurların serbestiyeti öyle istiyordu. Siz hem birbirinizi teselli, hem kuvve-i ma’nevîyeyi takviye, hem tatlı sohbetle müzakere-i ilmiye, hem Nurların yazması ve mütalâalariyle bu geçici zahmetin noktasını siler rahmet yapmağa, bu fâni saatleri bâki saatlere çevirmeğe muvaffak olursunuz inşâallah.

Sâniyen: Mâdem bayramlaşmamız mahkemenin muvakkat hapis menzilinde oldu, ben de bayram tatlısı olarak; Konya kahramanı Zübeyr’in bana getirdiği zemzem ile Nurs Karyesi’nin bence çok ma’nidar balını gönderdim. Siz bal matarasına su koyun, karıştırınız. Sonra zemzemi içine bırakınız, kemâl-i âfiyetle içiniz.

Said Nursî


* * *


Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Ehemmiyetli bir taraftan ehemmiyetli ve ma’nidar bir sual edilmiş. Bana sordular ki: “Sizin cemiyet olmadığınız, üç mahkeme o cihette beraat vermesiyle ve yirmi seneden beri tarassud ve nezaret eden altı vilâyetin o noktadan ilişmemeleriyle tahakkuk ettiği halde, Nurcularda öyle hârika bir alâka var ki hiç bir cemiyette, hiçbir komitede yoktur. Bu müşkili halletmenizi isteriz.” dediler.

Ses Yok