Şualar | OnDördüncü Şuâ | 471
(384-508)

Ben, gerek Isparta Sulh Mahkemesinde ve gerekse Afyon Sorgu dâiresinde sorulan suallere doğru olarak cevab vermişim. Bizi beraat ettiren Denizli Mahkemesi, bütün kitablarımızı bize iade etmiş, Üstadım Bediüzzaman’ın risâlelerini okuyup yazmakta ve kendisine talebe olan kardeşlerimle mektublaşmakta bize ceza vermemişti. Halbuki, altı sene evvel Üstadımın müsaadeleri olmadığı halde, marifetimle eski yazı ile İstanbul’da matbaada tab’edilen beşyüz aded Bediüzzaman’ın “Yedinci Şuâ” kitabını, Denizli Mahkemesi tamamen sandığiyle, 20.7.1945 tarihli kararıyla yed’ime teslim etmiş. O zaman müştak olan Nur talebelerine tab’ bedeli mukabilinde tevzi edilmişti.

İşte bu âlî mahkemenin Temyiz’in yüksek tasdikiyle kat’iyyet kesbeden hükmüne istinâden, iki sene evvel İstanbul’dan teksir makinesi ve kâğıt alarak Isparta’ya getirdim.

Elinizde olan üç mecmûadan ikisini kardeşim Husrev Altunbaşak yazdı. Birisini de ben yazdım. Evvelâ “Zülfikâr Mu’cizat-ı Kur’âniye ve Ahmediye” mecmûasını bastık. Bunu kısmen sattık. Hâsıl olan parasından “Asâ-yı Musa” Mecmûasının kâğıdını da satın aldım, getirdim. Sonra “Asâ-yı Musa” Mecmûasını bastık, bunu da sattık. Sonra “Sirâcınnûr” Mecmûasının kâğıdını alıp bastık. Bu müddet bir sene devam etti. Sonra, otuz kadar mecmûa Eğirdir’e götürülürken yolda tutularak Eğirdir adliyesine teslim edilmiş. Çok geçmeden Isparta adliyesi marifetiyle Husrev Altunbaşak’ın evi taharri olunup hem teksir makinesi, hem mecmûalar müsadere edilerek bir sene evvel mahkemeye verilmiştik. Neticede yasak olmayan dinî eserler olmasından Husrev Altunbaşak’la bana ve diğer bir arkadaşımıza ruhsatsız kitab tab’ettiğimizden bir ay ceza verildi. Biz de temyiz ettik. Henüz temyizden gelmeden Afyon Hapishânesine getirildim.

İşte yüksek mahkemenizde dinime ve dindaşlarıma olan şu hasbî hizmetim, husûsan mahkemenin iade ettiği ve meâli hadîs-i şerif muhteviyatı olan “Beşinci Şuâ” mes’eleleriyle Afyon C. Savcısı, “Hükümetin emniyetini ihlâl ediyorlar” diye hem beni, hem risâlenin müellifini, hem Husrev Altunbaşak’la kırkaltı talebe kardeşlerimi, bu eserleri yazmışlar, okumuşlar diyerek cezalandırmak istiyor.

Ses Yok