Eğer ’deki , kalsa, o vakit makam-ı cifrîsi dokuz yüz doksan üç (993) eder, tevâfuka zarar vermiyen cüz’î ve sırlı beş farkla Risâlet-ün Nur adedi olan dokuz yüz doksan sekize (998) tevâfukla ma’nasının dahi muvafakatine binâen ona işâret eder.
Dördüncü Cümlesi:
’dir ki, dokuz yüz doksandokuz (999) ederek sırlı birtek farkla Risâlet-ün Nur adedi olan dokuz yüz doksan sekize (998) tevâfukla ma’nasının kuvvetli münâsebetine binâen işâret derecesinde remzeder.
Beşinci Cümlesi: cümlesi gâyet cüz’î bir farkla Risâlet-ün Nur müellifinin ismiyle meşhur bir lâkabına tevâfukla ma’nası baktığı gibi bakıyor. Eğer daki mukadder zamir izhar edilirse olur. Tam tamına tevâfuk eder. Bu âyet nasılki Risâle-in Nur’a ismiyle bakıyor, öyle de tarih-i te’lifine ve tekemmülüne tam tamına tevâfukla remzen bakıyor.
cümlesi ’deki tenvin vakıf yeri olmadığından nun sayılmak ve vakıf yeri olduğundan ۃ , ﻫolmak cihetiyle bin üç yüz kırk dokuz (1349) ederek, Resail-in Nur’un en nurânî cüzlerinin te’lifi hengâmı ve tekemmül zamanı olan bin üç yüz kırk dokuz tarihine tam tamına tevâfukla işâret eder.
Hem
cümlesi bin üç yüz kırk beş (1345) ederek, Resail-in Nur’un intişarı ve iştiharı ve parlaması tarihine tam tamına tevâfuk eder.