Lemalar | Otuzuncu Lema | 311
(304-356)
İsm-i Â’zam’ın altı nurundan üçüncü nuruna işâret eden

Üçüncü Nükte

Âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Â’zam veya İsm-i Â’zam’ın altı nurundan bir nuru olan “İSM-İ HAKEM”in bir cilvesi Ramazan-ı Şerifte görüldü. Ona yalnız bir işâret olarak “Beş Nokta”dan ibaret Üçüncü Nükte acele olarak yazıldı; müsvedde halinde kaldı.

Ü ç ü n c ü N ü k t e ’ n i n B i r i n c i N o k t a s ı : Onuncu Söz’de işâret edildiği gibi: İsm-i Hakem’in tecelli-i âzamı şu kâinatı öyle bir kitab hükmüne getirmiş ki, her sahifesinde yüzer kitab yazılmış.. ve her satırında yüzer sahife dercedilmiş.. ve her kelimesinde yüzer satır mevcûddur.. ve her harfinde yüzer kelime var.. ve her noktasında kitabın muhtasar bir fihristeciği bulunur bir tarza getirmiştir. O kitabın sahifeleri, satırları, tâ noktalarına kadar yüzer cihette nakkaşını, kâtibini öyle vuzuhla gösteriyor ki; o kitab-ı kâinatın müşahedesi, kendi vücûdundan yüz derece daha ziyâde kâtibinin vücûdunu ve vahdetini isbat eder. Çünkü; bir harf, kendi vücûdunu bir harf kadar ifade ettiği halde; kâtibini bir satır kadar ifade ediyor. Evet, bu kitab-ı kebîrin bir sahifesi, zemîn yüzüdür. O sahifede nebâtât, hayvânât tâifeleri adedince kitablar, birbiri içinde, beraber, bir vakitte, yanlışsız, gâyet mükemmel bir sûrette bahar mevsiminde yazıldığı gözle görünüyor. Bu sahifenin bir satırı, bir bahçedir. O bahçede bulunan çiçekler, ağaçlar, nebatlar adedince manzum kasideler; beraber, birbiri içinde, yanlışsız yazıldığını gözümüzle görüyoruz. O satırın bir kelimesi çiçek açmış, meyve vermek üzere yaprağını vermiş bir ağaçtır. İşte bu kelime; muntazam, mevzun, süslü yaprak, çiçek ve meyveleri adedince Hakem-i Zülcelâl’in medh ü senasına dâir ma’nidar fıkralardır. Gûya çiçek açmış her ağaç gibi, o ağaç dahi nakkaşının medîhelerini teganni eden manzum bir kasidedir.

Hem gûya Hakem-i Zülcelâl, zemînin meşherinde teşhir ettiği antika ve acib eserlerine binler gözle bakmak istiyor.

Hem gûya o Sultan-ı Ezelî’nin o ağaca verdiği murassa’ hediye ve nişanları ve formaları, husûsi bayramı ve resm-i küşâdı olan baharda pâdişâhın nazarına arzetmek için öyle müzeyyen, mevzun, muntazam, ma’nidar bir şekil almış ve öyle hikmetli bir şekil verilmiştir ki; herbir çiçeğinde, herbir meyvesinde birbiri içinde çok vecihler ve delillerle Nakkaşının vücûduna ve esmâsına şehâdet ederler.

Ses Yok