İşârâtü'l - İcâz | İmanı Bilgayb | 41
(40-42)

Hasenat da, ya kalb ile olur veya kalıb ve beden ile olur veyahut mal ile olur. A’mal-i kalbînin şemsi, îmandır. A’mal-i bedeniyenin fihristesi, namazdır. A’mal-i maliyenin kutbu, zekattır.

S- hal iktizasına göre îcaz ise de, aynı ma’nayı ifade eden kelimesine nazaran itnabdır (uzundur). Evet, harfi ile; kelimesi 0 fiiliyle tebdil edilmiştir. Bu itnabın îcaza tercih sebebi nedir?

C- esmâ-i mübhemeden olduğundan, onu tâyin ve temyiz eden yalnız sılasıdır. Demek bütün kıymet, sılasına âittir. Başka sıfatlarında hiç kıymet yoktur. Bu ise, burada sılası olan îmana büyük bir azamet vermekle insanları îman etmeye teşvik eder. Amma kelimesine bedel, fiil sîgasiyle nin tercihi; îman fiilini hayal nazarına gösterip keyfiyetin tasvir edilmesine, dâhilî ve haricî delillerin tecellisiyle îmanın istimrar ve devam ile teceddüd etmesine işârettir. Evet, delâilin zuhuru nisbetinde îman ziyâdeleşir, teceddüd eder.

Yâni, nifaksız ihlas-ı kalb ile îman ediyorlar. Veya îman edilen şeyler gayb olmakla beraber îman ediyorlar. Veyahut gaibe veya âlem-i gayba îman ediyorlar.

Îman, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın tebliğ ettiği zarûriyat-ı dîniyeyi tafsilen ve zarûriyatın gayrisini icmalen tasdik etmekten hasıl olan bir nurdur.

S― Avâm-ı nâstan, hakâik-i dîniyeyi ta’bir eden ancak yüzde birdir?

Dinle
-