Yâni: “Îman eden ve iyi işler işleyen mü’minlere beşâret ver ki, altında nehirler akan Cennetler onlarındır. O Cennetlerden bir meyve yedikleri zaman; bu, bundan evvel yediğimiz meyvedir derler. Birbirine benzer bir sûrette rızıkları getirilip verilir. Ve o Cennetlerde onlar için temiz kadınlar vardır. Ve onlar o Cennetlerde de dâimî bir şekilde kalacaklardır.”
Arkadaş! Bu âyetin evvelâ mâkabliyle olan irtibatından bahsedeceğiz. Şöyle ki:
Bu âyetin geçen âyetler ile mütefavit çok irtibatları vardır. Yâni mezkûr cümlelere doğru bu âyetten uzanıp giden muhtelif hatlar vardır. Bakınız, Kur’ân-ı Kerîm’in bu âyetle işâret ettiği netice, îmanla amel-i sâlihin semeresi, sûrenin başında mü’minlere yaptığı medh ü senaya bakıyor.
Ve yine sûrenin başında, kâfir ve münâfıklara yaptığı zemm ve tahkirlerden sonra tuttukları yolun onları ebedî bir şekavete sevkedeceğini beyân etmiştir. Bu âyetle tasrih ettiği saadet-i ebediyenin nurunu göstererek, onların bu büyük ni’metleri kaybettiklerinden çektikleri hasretleri tezyid ve arttırmıştır.