İşârâtü'l - İcâz | İbadetin Hakikatı | 83
(83-85)

Yâni: “Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabbinize ibâdet ediniz ki, takva mertebesine vâsıl olasınız. Ve yine Rabbinize ibâdet ediniz ki; Arz’ı size döşek, semayı binanıza dam yapmış ve semadan suları indirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve sâir gıdaları çıkartsın. Öyle ise, Allah’a misil ve şerik yapmayınız. Bilirsiniz ki, Allah’tan başka ma’bûd ve hâlıkınız yoktur.”

Mukaddeme

Akaidî ve îmanî hükümleri kavî ve sâbit kılmakla meleke haline getiren, ancak ibâdettir. Evet Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibâret olan ibâdetle, vicdanî ve aklî olan îmanî hükümler terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve te’sirleri zayıf kalır. Bu hale, âlem-i İslâmın hal-i hazırdaki vaziyeti şahiddir. Ve keza ibâdet; dünya ve âhiret saadetlerine vesîle olduğu gibi, maaş ve maâde, yâni dünya ve âhiret işlerini tanzime sebebdir; ve şahsî ve nev’î kemâlâta vâsıtadır; ve Hâlık ile abd arasında pek yüksek bir nisbet ve şerefli bir rabıtadır.

İbâdetin dünya saadetine vesîle olduğunu îzah eden cihetler:

Dinle
-