Asâ-yı Mûsa | Onuncu Hücceti İmaniye | 229
(225-232)

Ve hayatı rızık ile idâme eden de O’dur. Ve levâzımat-ı hayatı da ihzâr eden yine O’dur. Ve hayatın âlî gayeleri ona âidtir ve mühim neticeleri O’na bakar, yüzde doksan dokuz meyvesi O’nundur. İşte şu kelime; şöyle fâni ve âciz beşere nida eder, müjde verir ve der:

Ey insan! Hayatın ağır tekâlifini omuzuna alıp zahmet çekme. Hayatın fenâsını düşünüp, hüzne düşme. Yalnız dünyevî ehemmiyetsiz meyvelerini görüp dünyaya gelişinden pişmanlık gösterme. Belki, o sefine-i vücûdundaki hayat makinesi, Hayy-ı Kayyûm’a âidtir. Masarıf ve levazımatını, O tedârik eder. Ve o hayatın pek kesretli gayeleri ve neticeleri var ve O’na âidtir. Sen, o gemide bir dümenci neferisin. Vazifeni güzel gör, ücretini al, keyfine bak. O hayat sefinesi, ne kadar kıymetdar olduğunu ve ne kadar güzel faideler verdiğini ve o sefine sâhibi Zât’ın, ne kadar Kerîm ve Rahîm olduğunu düşün, mesrur ol ve şükret ve anla ki: Vazifeni istikametle yaptığın vakit, o sefinenin verdiği bütün netaic; bir cihetle senin defter-i â’mâline geçer, sana bir hayat-ı bâkîyeyi te’min eder, seni ebedî ihyâ eder.

YEDİNCİ KELİME: Yâni: Mevti veren O’dur. Yâni: Hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzad eder. Yâni: Hayat-ı fâniyeden, seni hayat-ı bâkîyeye alır. İşte şu kelime, şöylece fâni cin ve inse bağırır.Der ki:

Sizlere müjde!.. Mevt; i’dam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesâdüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecma’ı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.

SEKİZİNCİ KELİME: Yâni: Bütün kâinatın mevcûdâtında görünen ve vesîle-i muhabbet olan kemâl ve hüsün ve ihsânın hadsiz bir derece fevkinde bir cemâl ve kemâl ve ihsânın sâhibi ve bütün mahbublara bedel, birtek cilve-i cemâli kâfi gelen bir Ma’bûd-u Lemyezel, bir Mahbub-u Lâyezâl’in ezelî ve ebedî bir hayat-ı dâimesi var ki; şaibe-i zevâl ve fenâdan münezzeh ve avârız-ı naks ve kusurdan müberradır.

Dinle
-