Siracınnûr | Onüçüncü Lema | 115
(108-130)

YEDİNCİ İŞÂRET: SUAL: Mu’tezile imamları, şerrin îcadını şer telâkki ettikleri için, küfür ve dalâletin hilkatini Allah’a vermiyorlar. Güya onunla Allah’ı takdis ediyorlar. “Beşer kendi ef’âlinin hâlikıdır” diye dalâlete gidiyorlar.

Hem derler: “Bir günah-ı kebîreyi işleyen bir mü’minin îmanı gider. Çünkü: Cenâb-ı Hakk’a i’tikâd ve Cehennemi tasdik etmek, öyle günahı işlemekle kabil-i tevfik olamaz. Çünkü: Dünyada gâyet cüz’î bir hapis korkusuyla kendini hilâf-ı kanun herşeyden muhafaza eden adam, ebedî bir azab-ı Cehennemi ve Hâlıkın gadabını nazar-ı ehemmiyete almayacak derecede büyük günahları işlerse, elbette îmansızlığa delâlet eder.”

ELCEVAB: Birinci şıkkın cevabı şudur ki: Kader Risâlesinde îzah edildiği gibi: Halk-ı şer, şer değil; belki kesb-i şer, şerdir. Çünkü: Halk ve îcad; umum neticelere bakar. Bir şerrin vücûdu, çok hayırlı neticelere mukaddeme olduğu için, o şerrin îcadı, neticeler i’tibâriyle hayır olur, hayır hükmüne geçer. Meselâ: Ateşin yüz hayırlı neticeleri var. Fakat ba’zı insanlar sû-i ihtiyariyle ateşi kendilerine şer yapmakla “Ateşin îcadı şerdir” diyemezler.

Öyle de: Şeytanların îcadı, terakkiyat-ı insaniye gibi çok hikmetli neticeleri olmakla beraber, sû-i ihtiyariyle ve yanlış kesbiyle şeytanlara mağlûp olmakla, “şeytanın hilkati şerdir” diyemez. Belki o, kendi kesbiyle kendine şer yaptı.

Evet kesb ise, mübaşeret-i cüz’iyye olduğu için, husûsi bir netice-i şerriyenin mazharı olur; o kesb-i şer, şer olur. Fakat îcad, umum neticelere baktığı için; îcad-ı şer, şer değil, belki hayırdır.

İşte Mu’tezile bu sırrı anlamadıkları için, “Halk-ı şer şerdir ve çirkinin îcadı çirkindir” diye Cenâb-ı Hakk’ı takdis için şerrin îcadını ona vermemişler, dalâlete düşmüşler.

olan bir rükn-ü îmanîyi te’vil etmişler.

İkinci şık ki: “Günah-ı kebîreyi işleyen, nasıl mü’min kalabilir?” diye suallerine cevab ise; evvelâ: Sâbık işâretlerde onların hatası kat’i bir sûrette anlaşılmıştır ki, tekrara hâcet kalmamıştır.

Ses Yok