Siracınnûr | Otuzüçüncü Söz | 135
(131-171)
ALTINCI PENCERE

Şu âyet, vücûb ve vahdeti gösterdiği gibi, bir ismi âzamı gösteren gâyet büyük bir penceredir.

İşte şu âyetin hülâsatü’l-hülâsası şudur ki: Kâinatın ulvî ve süflî tabakatındaki bütün âlemler ayrı ayrı lîsanla birtek neticeyi, yâni birtek Sânii Hakîmin Rubûbiyetini gösteriyorlar. Şöyle ki:

Nasıl, göklerde (hatta kozmoğrafyanın îtirafiyle dahi) gâyet büyük neticeler için gâyet muntazam hareketler, bir Kadîri Zülcelâlin vücûd ve vahdetini ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir. Öyle de: Zemînde bilmüşahede (hatta coğrafyanın şehâdetiyle ve ikrariyle) gâyet büyük maslahatlar için mevsimlerdeki gibi gâyet muntazam tahavvülâtlar dahi, aynı o Kadîri Zülcelâlin vücûbu vahdetini ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir.

Hem nasıl ber’de ve bahr’de kemâli rahmet ile rızıkları verilen ve kemâli hikmet ile muhtelif şekiller giydirilen ve kemâli Rubûbiyyetle türlü türlü duygularla teçhiz edilen bütün hayvânât, birer birer yine o Kadîri Zülcelâlin vücûduna şehâdet ve vahdetine işâret etmekle beraber hey’eti mecmûasiyle gâyet geniş bir mikyasta azameti Ulûhiyyetîni ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir. Öyle de: Bağlardaki muntazam nebâtât ve nebâtâtın gösterdikleri müzeyyen çiçekler ve çiçeklerin gösterdikleri mevzun meyveler ve meyvelerin gösterdikleri müzeyyen nakışlar, birer birer yine o Sânii Hakîmin vücûduna şehâdet ve vahdetine işâret etmekle beraber külliyetleriyle gâyet şa’şaalı bir sûrette cemâli rahmetini ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir.

Ses Yok