Siracınnûr | Otuzüçüncü Söz | 136
(131-171)

Hem nasıl cevvi semâdaki bulutlardan mühim hikmetler ve gayeler ve lüzumlu faideler ve semereler için tavzif edilen ve gönderilen katreler, katreler adedince yine o Sâni-i Hakîmin vücûbunu ve vahdetini ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir. Öyle de: zemîndeki bütün dağların ve dağlar içindeki madenlerin ayrı ayrı hâsiyetleriyle beraber ayrı ayrı maslahatlar için ihzar ve iddiharları, dağ metanetinde bir kuvvetle yine o Sâni-i Hakîmin vücûb ve vahdetini ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir.

Hem nasıl sahralarda ve dağlardaki küçük küçük tepelerin türlü türlü muntazam çiçeklerle süslenmeleri, herbiri bir Sâni-i Hakîmin vücûbuna şehâdet ve vahdetine işâret etmekle beraber, hey’eti mecmûasiyle haşmeti Saltanatını ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir. Öyle de: Bütün otlarda ve ağaçlardaki bütün yaprakların türlü türlü eşkâli muntazamaları ve ayrı ayrı vaziyetleri ve cezbekârane mevzun hareketleri, yapraklar adedince yine o Sâni-i Hakîmin vücûbu vücûdunu ve vahdetini ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir.

Hem nasıl bütün ecsamı nâmiyede büyümek zamanında muntazaman hareketleri ve türlü türlü âlât ile teçhizleri ve çeşit çeşit meyvelere şuurkârane teveccühleri, herbiri ferden-ferda yine o Sâni-i Hakîmin vücûbu vücûduna şehâdet ve vahdetine işâret eder. Ve hey’eti mecmûasiyle gâyet büyük bir mikyasda ihatâ-i kudretini ve şümulü hikmetini ve cemâli san’atını ve kemâli Rubûbiyetini gösterir. Öyle de: Bütün hayvanî cesedlerde kemâli hikmetle nefislerini, ruhlarını yerleştirmek, türlü türlü cihâzât ile kemâli intizam ile teslîh etmek, türlü türlü hizmetlerde kemâli hikmetle göndermek, hayvânât adedince belki cihâzâtları sayısınca yine o Sâni-i Hakîmin vücûbu vücûduna ve vahdetine şehâdet ve işâret ettikleri gibi, hey’eti mecmuâsiyle gâyet parlak bir sûrette cemâli rahmetini ve kemâli Rubûbiyyetini gösterir.

Hem nasıl bütün kalblere, insan ise, her nevi ulûm ve hakîkatları bildiren, hayvan ise her nevi hâcetlerinin tedarikini öğreten bütün ilhâmâtı gaybiyye bir Rabbı Rahîmin vücûdunu ihsas eder ve Rubûbiyyetine işâret eder. Öyle de: Gözlere kâinat bostanındaki ma’nevî çiçekleri toplayan şuââtı ayniyye gibi zâhirî ve batınî bütün duyguların, ayrı ayrı alemlere herbiri birer anahtar olmaları, yine o Sâni-i Hakîm, o Fâtır-ı Alîm, o Hâlıkı Rahîm, o Rezzakı Kerîmin vücûbu vücûdunu ve Vahdet ve Ehadiyyetini ve kemâli Rubûbiyyetini Güneş gibi gösterir.

Ses Yok