Siracınnûr | Otuzüçüncü Söz | 139
(131-171)
ONUNCU PENCERE

Şu kâinattaki mevcûdâtın birbirine teâvünü, tecavübü, tesanüdü gösterir ki; umum mahlûkat, bir tek Mürebbînin terbiyesindedirler. Birtek Müdebbirin idaresindedirler. Birtek Mutasarrıfın tahtı tasarrufundadırlar. Birtek Seyyidin hizmetkârlarıdırlar.

Çünkü: Zemîndeki zîhayatlara levazımatı hayatiyyeyi emri Râbbâni ile pişiren Güneşten ve takvimcilik eden Kamerden tut, tâ ziya, hava, mâ, gıdanın zîhayatların imdâdına koşmalarına ve nebâtâtın dahi hayvânâtın imdâdına koşmalarına ve hayvânât dahi insanların imdâdına koşmalarına; hatta âzâyı bedenin birbirinin muavenetine koşmalarına ve hatta gıda zerratının hüceyrâtı bedeniyyenin imdâdına koşmalarına kadar câri olan bir düstûru teavün ile câmid ve şuursuz olan o mevcûdâtı müteâvine, bir kanunu kerem, bir namusu şefkat, bir düstûru rahmet altında gâyet hakimane, kerîmane, birbirine yardım etmek, birbirinin sadayı hâcetine cevap vermek, birbirini takviye etmek, elbette bilbedahe birtek, yektâ, Vâhidi Ehad, Ferdi Samed, Kadîri Mutlak, Alîmi Mutlak, Rahîmi Mutlak, Kerîmi Mutlak bir Zâtı Vacibü’l-Vücûdun hizmetkârları ve me’murları ve masnûları olduklarını gösterir.

İşte ey biçâre müflis felsefî! Bu muazzam pencereye ne diyorsun? Senin tesadüfün buna karışabilir mi?...

Ses Yok