Siracınnûr | Otuzüçüncü Söz | 152
(131-171)

Manzûme-i şemsiyyenin, yâni şemsin me’mumları ve meyveleri olan on iki seyyarenin acâibini ilm-i muhît-i İlâhîye havale edip, yalnız gözümüzün önünde seyyaremiz bulunan arza bakıyoruz. Görüyoruz ki: Bu seyyaremiz bir azamet-i şevket-i Rubûbiyyeti ve haşmet-i saltanat-ı Ulûhiyyeti ve kemâl-i rahmeti ve hikmeti gösterir bir sûrette Güneşin etrafında, emr-i Rabbânî ile (Üçüncü Mektupta beyan edildiği gibi) pek büyük bir hizmet için bir uzun seyr ve seyehat, ona ettiriliyor. Bir sefine-i Rabbânîyye olarak acâib-i masnûât-ı İlâhîyye ile doldurulmuş ve zîşuur ibâdullaha seyrangâh gibi bir mesken-i seyyar vaziyeti verilmiş.

Ve evkat ve hesabı bildirecek saat akrebi gibi, Kamer dahi dakik hesaplarla azîm hikmetlerle ona takılmış ve o kamere başka menzillerde ayrı seyr ve seyahat verilmiş. İşte bu mübârek seyyaremizin şu halleri küre-i arz kuvvetinde bir şehâdetle, bir Kadîr-i Mutlakın vücûb-u vücûdunu ve vahdetini isbat eder. Mâdem şu seyyaremiz böyledir. Manzûme-i şemsiyyeyi ona kıyas edebilirsin.

Hem şemse, kendi mihveri üstünde câzibe denilen ma’nevî ipleri yumak yaptırmak için dolap ve çıkrık hükmünde olan Güneşi, bir Kadîr-i Zülcelâlin emriyle döndürüp, o seyyaratı o ma’nevî iplerle bağlayıp tanzim etmek ve Güneşi bütün seyyaratı ile saniyede beş saatlik bir mesafeyi kestirecek kadar bir sür’atle, bir tahmine göre “Herkül Burcu” tarafına veya Şemsü’ş-şümûs cânibine sevk etmek, elbette ezel ve ebed Sultanı olan Zât-ı Zülcelâlin kudretiyle ve emriyledir. Güya haşmet-i Rubûbiyyetini göstermek için, bu emirber neferleri hükmünde olan manzume-i şemsiyye ordusu ile bir manevra yaptırır.

Ey kozmoğrafyacı efendi! Hangi tesadüf bu işlere karışabilir! Hangi esbâbın eli buna ulaşabilir! Hangi kuvvet buna yanaşabilir!.. Haydi sen söyle. Hiç böyle bir Sultan-ı Zülcelâl, aczini gösterip mülküne başkasını karıştırır mı! Ba’husus kâinatın meyvesi, neticesi, gayesi hulâsası olan zîhayatları, başka ellere verir mi! Başkasını müdahale ettirir mi! Ba’husus o meyvelerin en câmii ve o neticelerin en mükemmeli ve zemînin halîfesi ve o sultanın âyinedar bir misafiri olan insanları başıboş bırakır mı! ve onları tabiata ve tesadüfe havale edip haşmet-i saltanatını hiçe indirir mi! Kemâl-i hikmetini sukut ettirir mi!

Ses Yok