Gelelim “İmkân” bahsine. Mütekellimîn demişler ki:
“İmkân, mütesâviyyü’t-tarafeyn” dir. Yâni: Adem ve vücûd, ikisi de müsavi olsa; bir tahsis edici, bir tercih edici, bir mûcid lâzımdır. Çünkü; mümkinat, birbirini îcad edip teselsül edemez. Yahut; o onu, o da onu îcad edip devir sûretinde dahi olamaz. Öyle ise bir Vâcibü’l-Vücûd vardır ki, bunları îcad ediyor. Devir ve teselsülü, on iki bürhan, yâni arşi ve süllemî gibi namlar ile müsemma meşhur on iki delîl-i kat’i ile, devri iptal etmişler ve teselsülü muhal göstermişler. Silsile-i esbâbı kesip, Vâcibü’l-Vücûd’un vücûdunu isbat etmişler.
Biz de deriz ki: Esbâb, teselsülün berahini ile âlemin nihayetinde kesilmesinden ise, herşeyde Hâlik-ı Külli Şey’e has sikkeyi göstermek, daha kat’i, daha kolaydır. Kur’ân’ın feyziyle bütün pencereler ve bütün sözler, o esas üzerine gitmişler.
Bununla beraber imkân noktasının hadsiz bir vüs’ati var. Hadsiz cihetlerle Vâcibü’l-Vücûd’un vücûdunu gösteriyor. Yalnız, mütekellimîn teselsülün kesilmesi yoluna, (elhak geniş ve büyük olan o caddeye) münhasır değildir. Belki had ve hesaba gelmiyen yollar ile Vacibü’l-Vücûd’un mârifetine yol açar. Şöyle ki:
Herbir şey; vücûdunda, sıfâtında, müddet-i bekasında hadsiz imkânat, yâni gâyet çok yollar ve cihetler içinde mütereddit iken, görüyoruz ki: O hadsiz cihetler içinde vücutça muntazam bir yolu tâkip ediyor. Herbir sıfatı da mahsus bir tarzda ona veriyor. Müddet-i bekasında bütün değiştirdiği sıfat ve haller dahi, böyle bir tahsis ile veriliyor. Demek bir muhassısın irâdesiyle, bir müreccihin tercihiyle, bir mûcid-i hakîmin îcadiyledir ki: Hadsiz yollar içinde, hikmetli bir yolda onu sevkeder. Muntazam sıfâtı ve ahvâli ona giydiriyor.
Sonra infirattan çıkarıp, bir terkibli cisme cüz’ yapar, imkânat ziyâdeleşir. Çünkü: o cisimde binler tarzda bulunabilir. Halbuki neticesiz o vaziyetler içinde, neticeli, mahsus bir vaziyet ona verilir ki; mühim neticeleri ve faideleri ve o cisimde vazifeleri gördürülüyor.
Sonra o cisim dahi diğer bir cisme cüz’ yaptırılıyor. İmkânat, daha ziyâdeleşir. Çünkü; binlerle tarzda bulunabilir. İşte o binler tarz içinde, birtek vaziyet veriliyor.