Siracınnûr | Denizli Müdafaanamesi | 217
(180-248)

Mâdem hakîkat budur, biz de bütün kuvvetimizle deriz: Ey dînini dünyaya satan ve küfr-ü mutlaka düşen bedbahtlar! Elinizden ne gelirse yapınız. Dünyanız başınızı yesin.. ve yiyecek. Yüzer milyon kahraman başlar feda oldukları bir kudsi hakîkata, başımız dahi feda olsun. Her ceza ve idamınıza hazırız.

Hapsin harici, bu vaziyette, yüz derece dahilinden daha fenadır. Bize karşı gelen, böyle bir istibdâd-ı mutlak altında hiçbir hürriyet, ne hürriyet-i ilmiye, ne hürriyet-i vicdan, ne hürriyet-i dîniye olmamasından, ehl-i namus ve diyanet ve tarafdar-ı hürriyet olanlara, ya ölmek veya hapse girmekten başka çâresi kalmaz. Bizde

diyerek, Rabbimize dayanıyoruz.

Mevkuf


Said Nursî




Mahkeme Reisi Ali Rıza Bey Efendi,


Hukukumu müdafaa etmek için, ehemmiyetli bir talebim ve bir ricam var. Ben yeni harfleri bilmiyorum ve eski yazım da pek nâkıstır, hem beni başkalarla görüştürmüyorlar, âdeta tecrit-i mutlak içindeyim. Hatta iddiânâme, on beş dakikadan sonra benden alındı.

Hem avukat tutmak iktidarım yok. Hatta size takdim ettiğim müdâfaâtımın, çok zahmetle, bir kısmını gizli olarak, ancak yeni harf ile bir sûretini alabildim.

Hem Risâle-i Nur’un bir nev’i müdafaânâmesi ve mesleğinin hülâsası olan, Meyve Risâlesinin bir sûretini, müddei umuma vermek için ve bir iki sûretini Ankara makamatına göndermek için yazdırmıştım. Birden onları elimden aldılar, daha vermediler.


Halbuki Eskişehir adliyesi, bize bir makinayı hapse gönderdi. Biz müdâfaâtımızı onda, yeni harfle bir iki nüsha yazdık. Hem o mahkeme dahi yazdı.

İşte ehemmiyetli talebim: Ya bize bir makineyi siz veriniz veya bize müsaade ediniz, biz celbedeceğiz.

Ses Yok