Şualar | Yedinci Şuâ | 106
(103-191)

Meselâ: Ramazan-ı Şerif’in başında hilâli görmek hususunda, iki âmî şâhid hilâli isbat etseler ve binlerle eşrâf ve âlimler: “Görmedik” deyip nefyetseler, onların nefiyleri kıymetsiz ve kuvvetsizdir. Çünkü, isbatta birbirine kuvvet verir; birbirine tesanüd ve icmâ’ var. Nefiy’de ise; bir olsa bin olsa farkları yoktur; herkes kendi başına kalır, infiradî olur. Çünkü, isbat eden harice bakar ve nefs-ül emre göre hükmeder. Meselâ: Misalimizde olduğu gibi, biri dese: “Gökte ay vardır.” Diğer arkadaşı parmağını oraya basar, ikisi birleşip kuvvetleşirler.

Nefy ve inkârda ise, nefs-ül emre bakmaz ve bakamaz. Çünkü, “husûsi olmayan ve has bir yere bakmayan bir nefy isbat edilmez.”

meşhur bir düstûrdur. Meselâ, bir şeyi dünyada var diye ben isbat etsem, sen de “dünyada yok” desen; benim bir işâretimle kolayca isbat edilebilen o şeyin sen nefyini yâni ademini isbat etmek için, bütün dünyayı aramak ve taramak ve göstermek, belki geçmiş zamanların her tarafını dahi görmek lâzım geliyor. Sonra “yoktur, vuku bulmamıştır” diyebilirsin.

Mâdem nefy ve inkâr edenler nefs-ül emre bakmazlar; belki kendi nefislerine ve akıllarına ve gözlerine bakıp hükmediyorlar. Elbette birbirine kuvvet veremezler ve zahîr olmazlar. Çünkü, görmeye ve bilmeye mani olan perdeler, sebebler ayrı ayrıdırlar. Herkes “Ben görmüyorum, benim yanımda ve îtikadımda yoktur.” diyebilir. Yoksa “Vaki’de yoktur” diyemez. Eğer dese, −hususan umum kâinata bakan îman mes’elelerinde− dünya kadar büyük bir yalan olur ki, doğru diyemez ve doğrultulmaz.

Elhâsıl: İsbatta netice birdir, vâhiddir, tesanüd olur. Nefiyde ise, bir değildir, müteaddittir. Ya “yanımda ve nazarımda” veya “îtikadımda” gibi kayıdların herkese göre taaddüdü ile neticeler dahi taaddüd eder, daha tesânüd olmaz.

İşte bu hakîkat noktasında, îmana karşı gelen kâfirlerin ve münkirlerin kesretinin ve zâhiren çokluğunun kıymeti yoktur. Ve mü’minin yakînine ve îmanına hiç tereddüt vermemek lâzım iken; bu asırda Avrupa feylesoflarının nefy ve inkârları, bir kısım bedbaht meftunlarına tereddüd verip yakînlerini izale ve saadet-i ebediyelerini mahvetmiş.

Dinle
-