Şualar | OnDördüncü Şuâ | 423
(384-508)

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelâ: Sizin “Leyle-i Mi’rac”ınızı bütün ruh u cânımla tebrik ederim.

Sâniyen: Yirmi seneden beri bir dâvamız ki, âsâyişe mümkün olduğu kadar Nur şâkirdleri dokunmuyorlar. Ve bize hücum edenlere, en başta emniyeti ve âsâyişi bozmak dâvalarına bir emâre ve dâvamızı cerhetmeğe bahâne olması kuvvetle muhtemel bulunan bu hapis hâdisesi, inâyet-i İlâhîye ile hârika bir tarzda, sizin sadâkat ve ihlâsınızın bir kerâmeti olarak yüzde bire indi. Kubbe habbe edildi. Yoksa hakkımızda habbeyi kubbe yapanlar bundan istifâde edip aleyhimizdeki iftiralarını çoklara inandıracaklardı...

Sâlisen: Beni merak etmeyiniz. Sizinle bir binada bulunmam, her zahmetimi ve sıkıntımı hiçe indirir. Zâten burada toplanmamızın çok cihetlerle ehemmiyeti var. Ve hizmet-i îmaniyeye faideleri çoktur. Hatta bu def’a, tetimme-i itirazdaki ehemmiyetli ba’zı hakîkatlar o altı makamata gidip, tam dikkatlerini celbedip hükmünü bir derece onlarda icra etmesi, bütün sıkıntılarımızı hiçe indirdi.

Râbian: Mümkün olduğu kadar Nurlarla meşguliyet; hem sıkıntıları izâle eder, hem beş nevi ibâdet sayılabilir.

Hâmisen: Nur’un dersleri vasıtasiyle, geçen musîbet yüzden bire indi. Yoksa, zemin ve zamanın nezaketi cihetiyle, baruta ateş atmak hükmünde o tek habbe kubbeler olacaktı. Hatta resmî bir kısım me’murlar demişler ki: “Nur dersini dinleyenler karışmadılar.” Eğer umum dersini dinleseydi, hiçbirşey olmazdı. Siz mümkün olduğu kadar ikiliğe meydan vermeyiniz. Hapis sıkıntısına başkası ilâve olmasın. Mahpuslar dahi Nurcular gibi kardeş olsunlar, birbirinden küsmesinler.

Said Nursî


* * *
Ses Yok