Şualar | OnDördüncü Şuâ | 505
(384-508)

ve bilhassa müslüman ve Türk olan milletimiz arasında dinimize çok zarar veren, maddî ve ma’nevî zararı pek çok olan bolşevikliğin muzır fikirlerinin millet arasına girmesi ve buna benzer vatan ve millete zararlı olan şeylere Risâle-i Nur’un îmanî ve ahlâkî olan dersleriyle sed çeken ve bütün dünya âlimleri tarafından tahsin ve takdire lâyık olan Risâle-i Nur’a ve Üstadıma müftehirane üç sene arasıra hizmetim, adâlet huzurunda bir suç mu teşkil ediyor? Ve bu hususta yine suç olarak gösterilen, hizmet için terziliğimi de terk ettiğimi yazıyor ki; böyle hak ve hakîkat ve Kur’ân-ı Kerîm’in hakîki bir tefsiri olan Risâle-i Nur’a ve Üstadıma canımı dahi fedâ etsem, büyük bir suç sayılıp vatan haini olarak mı tanınırım, sizden soruyorum?

Sayın Reis Bey!

Risâle-i Nur’un bir kısım parçalarını okudum ve yazdım. Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükrolsun ki; öteden beri kalbimde yaşayan ilme karşı fevkalâde bir iştiyakla bu risâlelerden istifadeye başladım. Bunlarla pek yakından alâkadar olduğum halde; içinde, ne halkı hükümet aleyhine teşvik ve ne de emniyeti bozacak ve gizli bir cemiyet kurmağa dâir hiçbir şey görmediğim gibi, Üstadımdan da gerek mehdiliğe ve müceddidliğe ve gerekse bu hareketlere dâir hiçbir şey işitmedim. Risâle-i Nur’un ve Üstadımın ve biz talebelerin yegâne gaye ve hizmetimiz; İslâmiyete, husûsan Türk milletine îman ve ahlâk cihetinde kudsî bir hizmettir. Elbette Risâle-i Nur’a ve hâdimlerine bu hizmetleri için ilişmemek lâzımdır. Bizim gaye ve maksadımız budur. Başka hiçbir şey değildir. Ve bu vazifemiz de rıza-yı İlâhî içindir. Zâten böyle bir kudsî vazifeyi dünyaya ve dünya menfaatine âlet ederek yapmayız ve tenezzül etmeyiz. Böyle kalbinde îman ve âhiret meşgalesinden başka hiçbir dünyevî maksad ve gaye bulunmayan hâlis Nur şâkirdlerine, iddia makamının hiçbir zaman hatırıma gelmeyen gizli cemiyet kurmak ithamlarına tahammül edemiyoruz.

İşte muhterem hey’et-i hâkime! Sizin, biz Risâle-i Nur talebelerinin gaye ve maksadlarını ve mahiyetlerini anladığınıza ve iddia makamının bize isnad ettiği suçlarla alâkamızın olmadığına kanaat getirdiğinize inanıyoruz. Bu vesile ile yüksek mahkemenizden ve vicdanlarınızdan kitablarımızın serbest olarak iadesini ve kendimizin beraatini taleb ederiz.

Afyon Cezaevinde mevkuf Emirdağ’lı
Halil Çalışkan


* * *
Ses Yok